1961 Anayasasının Özellikleri Nelerdir? 1924 Anayasası ile Karşılaştırılması

1961 Anayasasının Özellikleri Nelerdir? 1924 Anayasası ile Karşılaştırılması, 1961 Anayasası, 27 Mayıs devriminden önce, ülkede karşılaşılan sistem sorunlarına cevap olma, yeni çağdaş anayasalardan da faydalanarak, demokratik bir anayasa yapma hedefi güden bir Anayasa olmuştur.

Her anayasa gibi, 1961 Anayasası da, yapıldığı zamanda ülkeye sahip olan güçlerin uzlaşmalarının bir neticesi olarak meydana çıkmıştır. Çok partili dönem geçişi ile özellikle 1950-1960 dönemi karşılaşılan tüm problemler basite indirgenerek, bir anayasa problemi olarak görülmüş, her problemin çözümü anayasa ile giderilmeye çalışılmıştır. Bu sebeple, 1961 Anayasası, 1924 Anayasasına göre, daha ayrıntılı ve daha uzun bir anayasa özelliğini taşır.

Özellikle gelişmekte olan ülkelerde yapılan anayasalar, çoğu kez anayasa yapımcılarının amaçlarını da aşan bir hareketin belgesi niteliğindedir; içinde bulunan zamandan daha ileri bir zamana geçişe açık yasalardır. 1961 Anayasasında da bu durum görülür.

1961 Anayasasının özellikleri, 1924 Anayasası ile karşılaştırmalı olarak, aşağıdaki gibi sıralanabilir:

a) 1924 Anayasasındaki devletin niteliklerinden olan milliyetçi devlet kavramı, 1961 Anayasasında yer almamış, buna karşılık Türk milliyetçiliğinden ve milli devletten söz edilmiştir. Osmanlı’dan sonra, Türkiye Devletinin kuruluşunda ulusal devlet ilkesinin kabul edilmesi, bir taraftan ulus egemenliğini kurma, diğer taraftan da teokratik devlet anlayışını yok etme çabasının bir sonucudur.

1961 Anayasasında devletin niteliği olarak ulusçuluğa yer verilmemesinin nedeni ise, İkinci Dünya Savaşı sırasında, ulusçuluk anlayışındaki değişme ve hayalci; bir Turancılığa yönelme kuşkusu olmuştur.

b) 1924 Anayasasında yer alan Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir kuralı, 1961 Anayasasına tartışmasız ve görüşmesiz olarak alınmıştır.

c) 1961 Anayasası, 1924 Anayasası gibi, egemenliğin kayıtsız şartsız Türk Ulusunun olduğunu belirtmiştir. 1924 Anayasasına göre, Ulus adına egemenlik hakkını yalnız Türkiye Büyük Millet Meclisi kullanabildiği halde, 1961 Anayasasına göre, Ulus, Egemenliğini Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organlar eliyle kullanır. Böylece Meclis, egemenliği kullanan tek organ değildir, meclis Anayasada belirtilen diğer organlar gibi onlardan biri durumuna gelmiştir.

d) 1924 Anayasası seçmen yaşını belirttiği halde, 1961 Anayasası bu konuyu düzenlememiş, seçmen yaşının belirtilmesini yasaya bırakmıştır. 1961 Anayasası, 1924 Anayasasından farklı olarak, oy hakkının genel ve eşit olması yönünden açık ve ayrıntılı bir düzenlemeye gitmiştir. Buna göre, seçimler, gizli, serbest eşit, genel oy, tek dereceli ilkelerine göre gerçekleştirilecektir.

e) İkinci Dünya Savaşından sonra siyasal partilerin Anayasalara girmeye başladığı görülür. 1961 Anayasası da bu ekole uyarak, siyasi partileri demokratik hayatın vazgeçilmez öğesi saymıştır. Anayasa ayrıca, siyasal partilerin, programların, tüzüklerinin ve hareketlerinin, insan hak ve özgürlüklerine dayanan, lâik cumhuriyet ilkelerine ve devletin milleti ve ülkesi ile bölünmezliği temel hükmüne uygun olmak zorunda olduğunu ve bunlara uymayan partilerin temelli kapatılacağını belirtmiştir.

f) 1924 Anayasasında açıkça yer almayan hukuk devleti ilkesi, 1961 Anayasasının temel ilkelerinden biridir. Bu ilkenin özü, yönelenlere hukuk güvenliği sağlayan devlet düzenidir. 1961 Anayasası, bu alanda, 1924 Anayasasının boşluklarını doldurmuş ve hukuk devleti ilkesinin tam bir uygulama alanı bulabilmesi için gereken koşulları hazırlamıştır.

g) Yasama organın Anayasaya uygunluğunu sağlama açısından, 1961 Anayasası, 1924 Anayasasına göre yeni bir düzenleme getirmiştir. 1924 Anayasası, çıkarılan yasaların anayasaya uygunluğunu sağlama görevini, doğrudan doğruya Meclise vermiştir. Meclis yapacağı yasaların anayasaya uygunluğunu sağlayacaktır. 1961 Anayasası ile kanunların anayasaya uygunluğunun kontrolünü, bu anayasa ile kurulmuş olan, Anayasa Mahkemesine vermiştir.

ğ) 1924 Anayasasının temel ilkelerinden olan lâiklik ilkesi, 1961 Anayasasında da aynen korunmuştur.

h) 1961 Anayasası ile getirilen yeni kavramlardan biri de, sosyal devlet kavramıdır. Anayasa, sosyal devlet anlayışının sağlanabilmesi için, ekonomik ve sosyal hayatın, adalete, tam çalışma temeline ve genel olarak insanlık haysiyetine ve şerefine yaraşır bir yaşayış düzenine ulaşılması amacına göre düzenlenmesini, kültürel ve ekonomik kalkınmanın, demokratik araçlarla gerçekleştirilmesini, kalkınmanın bir plan içinde yürütülmesini ve kişilerin sosyal güvenliğe kavuşturulmasını öngörmüştür.

i) 1924 Anayasasının temel hak ve özgürlükleri, 18. yüzyıl anlayışına göre, kısa bir biçimde saymakla yetinmiş olmasına karşılık, 1961 Anayasası, temel hak ve özgürlükler alanında geniş bir düzenlemeye gitmiş, temel hak ve özgürlükleri,  sosyal ve iktisadi haklar, kişi hakları, siyasal haklar olmak üzere 3 kümede, ortak kuralları da, genel hükümler adı altında toplamıştır. 1961 Anayasasının getirdiği sisteme göre, temel hak ve özgürlüklerin hangi hallerde sınırlandırılabileceği yine Anayasa ile, belirtilmiştir. Bu sınırlamanın, ancak yasa ile olacağı, özgürlüklerin özüne dokunulmayacağı, yasalar önünde eşitlik ilkesine ters düşen düzenlemelere gidilemeyeceği öngörülmüştür. Anayasa, 1924 Anayasasından farklı olarak temel hak ve özgürlükleri, yalnız Türklerin hakları olarak görmemiş, bu haklardan ilke olarak herkesin yararlanacağı kuralını da getirmiştir.

k) 1961 Anayasası, 1924 Anayasasına göre, güçler birliği ilkesinden biraz daha ayrılmış, parti disiplini ile çalışan parlamenter sis¬teme uygun düşebilen bir güçler ayırımı ilkesi benimsenmiştir. Parti disiplinine dayanan parlamenter sistemde, güçler ayrılığı, yasama ve yürütmeye karşı, yargının ayrılığı biçiminde geliştirilmiştir. 1961 Anayasası da bu ayırıma önem vermiş, yalnız gerçekleştirmekle kalmamış, yasama ve yürütme organları üzerinde eksiksiz bir yargı denetimi kurmuştur. Yasama ile yürütme arasındaki ayrılık, daha çok görev ayrımıdır. 1961 Anayasası da, bu görüşü benimsemiştir.
1961 Anayasası, tam bir parlamenter sistem getirmekle birlikte, yürütmeyi, yaşamının bir türevi olma durumundan kurtaramamıştır. 1924 Anayasası gibi, 1961 Anayasası da, yürütmeyi başlı başına bir yetki olarak kabul etmemiştir.

l) 1961 Anayasası, 1924 Anayasasından ayrı olarak 2 Meclisli parlamento düzenini kabul etmiştir. 1960 öncesi dönemde, iktidarın ezici bir çoğunluğu sahip olduğu tek Meclisli sistemde, iktidarın dengeli hareketini sağlamak için düşünülen yollardan biri de, iki Meclisli bir sistemin kabul edilmesidir. 1961 Anayasası, Millet Meclisinin yanında Cumhuriyet Senatosunu da koyarak, iki Meclisli düzeni gerçekleştirmiştir.

Hadi Paylaş!Share on FacebookTweet about this on TwitterShare on Google+Share on RedditPin on Pinterest

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.