Aburagiri, Abur Cubur, Aburel Metodu, Abus, Abuşka Lügatı, Abuta

ABURAGİRİ

(isim, Japonya’da bazı cila ağaçlarına verilen ad.

Ab urbe condita libri

(Latince ab urbe condita, şehrin kuruluşundan bu yana [Romalılar, şehirlerin şehri saydıkları Roma’nın kuruluşunu (M.Ö. 753) başlangıç yılı olarak alırlardı] ve libri, kitaplar), Titus Livius’ün Roma Tarihi adlı eserinin başlığıdır. Bu eserden günümüze otuz beş kitap kalmıştır, ilk on kitapta Roma’nın kuruluşu, XXl’den XXX. kitaba kadar Anibal’a karşı girişilen savaşlar, XXXI’den XL. kitaba kadar da 201-179 yılları (MakedonyalI Philippos’un ölümü) anlatılır. Eserin bundan ötesi hakkında ancak parçalardan ve özetlerden bir fikir edinilebilir. Livius’ün Roma Tarihi, daha sonraları, onar kitaplık bölümler halinde toplanmış, her bölüme Onluk, eserin tümüne de Onluklar (Fransızca, les Decades) adı verilmiştir.

ABUR CUBUR

(isim), Tadı ve sırası birbirine uymayan, karışık yiyecek: Çocukların abur cubur yemesi doğru değildir. Mecaz, Saçma sapan, yersiz, asılsız [söz]: Şöyle etmedin, azledeyim mi? Böyle etmedin, değiştireyim mi? gibi abur cubur maddelerle iki günde bir başımıza kakılıp durulacak… (Âkif Paşa). Sıradan, basit, alelâde [kimseler]: Bizim ev öyledir. Akşamlara kadar hamam gibi işler. Hep gelenler abur cuburdur (H. R. Gürpınar). Hasılı abur cuburdurlar (Haldun Taner).

Aburel Metodu

Obstetrik, ölü yumurtanın tutukluğu halinde rahmi harekete geçirmek için, yumurtalık içine hipertonik tuzlu serum verme metoduna denir.

ABUS

(sıfat, Arapça tubüset, somurtkanlıksan cabüs), Asık suratlı, somurtkan [kimse]. Abus, traşı uzamış, göz kapakları düşük bir kahveci (S. F. Abasıyanık). Asık, dargın, çatık [çehre]: Zaten abus olan yüzünden derin bir kırgınlık göründü (Ahmed Rasim). Mecaz, Sert, kızgın, menfi: Artık her taraftan bârid, abus cevaplar almaya başlamıştım (Y.K. Karaosmanoğlu). Felaketli, talihsiz: Abus yılların abus çocuğu. Bu güzel meyvaları bu çirkin kaseye neden hapsettin? (Y. K. Karaosmanoğlu).
Deyim, Abus-ül-vech. Asık, somurtkan yüzlü.
abusus non tollit usum (Latin deyimi) Kötüye kullanma, kullanmamayı gerektirmez, yani bir şeyin kötüye kullanılma ihtimali, o şeyi hiç yapmamak gerektiğini göstermez. 

Abuşka Lügati

XV. yy. Çağatay şairi Ali Şir Nevâi’nin eserlerindeki Nevâi dili kelimelerini Türkiye Türkçesiyle izah için yazılmış sözlük. Bu lügatın gerçek adı ve yazar belli değidirl. Kitapta geçen ilk kelime Abuşka olduğu için bu isim verilmiştir. Abuşka lügati, kendinden sonra yazılmış bütün Orta Asya (Çağatay) Türkçesi lugatlarına kaynak olmuştur. Lügatın çeşitli Avrupa kütüphanelerinde elle yazma örnekleri vardır. Müsteşrik Vambery tarafından Latin harfleriyle transkripsiyonu yapılarak Macarcaya çevrildi (Budapeşte 1862). Petersburg nüshası ise Vilyaminof Zernofon tarafından Fransızca bir önsözle 1869’da bastırıldı.

ABUTA

İsim, Küba, Haiti, Guyana, v.d. yerlerde yetişen birçok ağaççık türünün adı. Çekirdeğinden fekül ve yağ elde edilir. (Balıkağızotugiller.)

Hadi Paylaş!Share on FacebookTweet about this on TwitterShare on Google+Share on RedditPin on Pinterest

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.