Avrupa Hunları ve Atilla

Asya Hunlarının yıkılmasından sonra Avrupa’ya yerleşerek, büyük ama kı­sa ömürlü bir imparatorluk kuran Hunlar, Avrupa Hunları diye adlandırılır.

İ.Ö. 54’te Asya Büyük Hun İmparatorluğu’nun Güney ve Kuzey Hun Devle­ti olarak ikiye ayrılmasından sonra Güney Hun Devleti Çin egemenliğine girdi; Tan-hu Çi-Çi yönetimindeki Ku­zey Hun Devleti ile Çin arasında baş­layan mücadele sonunda Çin ordula­rı İ.Ö. 36’da Talaş ırmağı üstünde bulunan Kuzey Hun Devleti merkezini ele geçirdi. Bu arada Kuzey Hun Dev­leti Sienpilerin de saldırısına uğra­dığı için Kuzey Hun Devleti’ne bağlı Hun boylan Güney Kazakistan bozkır­larına çekilmek zorunda kaldılar. Bu Hunlar çekildikleri bölgede güçlü bir devlet kuramadılar, ancak Kuzey Kaf­kasya ve Dnieper ırmağı dolayların­da varlıklarını sürdürmeyi, bölgeye egemen olmayı başardılar. Hun boy­larının bu bölgelerde herhangi bir siyasal ve askeri etkinlikten uzak olan yaşayışları birkaç yüzyıl sürdü.

Hun boyları IV. yy. sonlarında Volga (İdil) ırmağı kıyılarında göründüler ve böylece Germen kavimleriyle, Ostrogotlarla, Vizigotlarla ve Vandallarla komşu oldular.

Bu sıralarda Hunların, adı bilinen en büyük yöneticileri Balamber’di (Balamir), Hunlar, 374’te Ostrogotlara sal­dırarak Ostrogot kralı Ermanarik’i yendiler. Kral, savaş alanında kendi eliyle yaşamına son verdi. Hunlar da­ha sonra 375’te Vizigotlara saldırdı­lar. Ostrogotları ve Vizigotları yendikten sonra, ilk kez 378’de Tuna ırma­ğını geçtiler, 395’te ırmağın güneyin­deki topraklara kesin olarak yerleşti­ler. Bu tarihlerde, Hunlar, ücretli as­ker olarak Batı Roma ve Doğu Roma ordularına girmekteydiler. Bazı tarih­çiler, Hun boylarının, Kafkaslar böl­gesinden Doğu Anadolu’ya girdikleri­ni, Antakya’yı kuşatarak aldıklarım, hatta Kudüs’ü almak istediklerini de belirtmektedirler.

422’de artık bir Hun hükümdarı, do­layısıyla bir Hun Devleti vardı. Rua (Ruas ya da Ruga da denir) adında bir Hun beyi, kardeşleriyle birlikte Hun- ları yönetmekteydi. Rua 434’te ölün­ce, yerine kardeşi Muncuk’un oğulla­rı olan Attilâ ve Bleda (Buda) geçti. 445’te Bleda’nm ölümü üstüne Attilâ tek başına Hunlarm hükümdarı oldu. Avrupa Hunlarının en güçlü dönemi­ni yaşadığı Attilâ yönetiminde Hım or­duları, gerek Batı Roma, gerekse Do­ğu Roma ordularına karşı önemli as­keri başarılar elde etti ve Hun İmparatorluğu Avrupa’nın en büyük aske­ri gücü oldu. Bu büyük askeri güce karşın, Hunlar yerleşik yaşama geç­meyi başaramadılar. Üstelik Attilâ’ nın ölümünden sonra yerine geçen oğulları İlek, Dengizik ve İrnek, onun kadar başarılı olamadılar. İlek, Al­manlarla yaptığı savaşta öldü (454). Onun yerine Attilâ’nın öbür oğlu Den­gizik geçti ama o da Bizans’la yaptığı bir savaşta yenildi ve öldürüldü (469). Bu yenügüer üstüne en küçük kardeş­leri İrnek, Hun boylarıyla Avrupa’dan ayrılarak Karadeniz kıyılarına çekildi . Böylece Hunların siyasal ve as­keri tarihleri sona ermiş oldu.

ATTİLÂ

Delacroix'nın Atilla'yı gösteren bir tablosu

Delacroix’nın Atilla’yı gösteren bir tablosu

Avrupa Hunlarının en büyük hüküm­darı (4007-453).

Avrupa Hunlarının hükümdarların­dan Rua’nın kardeşi Muncuk’un oğ­lu olan Attilâ, 434’te amcasının ölü­mü üstüne büyük kardeşi Bleda (Bu­da) ile birlikte Hunların başına geç­ti. Görünüşte kardeşiyle eşit haklar­la hükümdar olmuşsa da, kardeşin­den daha atılgan ve zeki olduğundan, hemen ön plana geçmeyi başardı. Bleda (Buda) 445’te ölünce de tek ba­şına Hun hükümdarı oldu. Bu sırada, Hunlarla Doğu Roma İmparatorluğu arasındaki savaş sürüyordu. Bu sa­vaş 434’te Konstantia barışıyla sona erdi. Yapılan anlaşmaya göre Doğu Roma İmparatorluğu Hunlara her yıl para ödeyecek; Hunlara bağlı ulus­larla birleşmek üzere anlaşma yap­mayacak; Hunlardan kaçarak Doğu Roma İmparatorluğu’na sığınanlar Hunlara geri gönderilecekti. Bu an­laşmaya karşın Hunlarla Doğu Roma arasında kesin bir barış durumu or­taya çıkmadı. Attilâ 441-442 ve 447’deki iki seferle Balkanları istila ederek, 447’de Büyükçekmece önle­rine kadar ilerledi; burada yapılan yeni bir anlaşmayla, Tuna ırmağının güneyinde beş günlük mesafedeki bölgeler askerden arındırıldı; Doğu Roma, Hunlara hem savaş ödentisi hem de yıllık vergi vermeyi kabul et­ti. Ayrıca Niş’de Bizanslılarla Hunların alışveriş etmeleri için bir pazar kuruldu.

Attilâ Bizans’ı kendine bağladıktan sonra, 451’de Batı Roma’ya yöneldi. Batı Roma’nın elinde bulunan Galya, Hun orduları tarafından istila edildi. Galya’da Attilâ ordularıyla Batı Ro­ma komutanı Aetius’un ordusu ara­smda Ortaçağ’ın en kanlı savaşların­dan biri oldu. Savaşın sonunda yenen ve yenilen kesin olarak belli olmadı; Attilâ geri döndü, Aethıs’unsa onu iz­leyecek gücü kalmamıştı. Attilâ 452’de Alp dağlarını aşarak Roma üs­tüne yürüdü, ama papa Leo I ile yap­tığı bir görüşmeden sonra Roma’yı al­madan geri döndü, ertesi yıl da öldü (453).

Attilâ pek çok Avrupa ulusunun des­tan, efsane ve atasözlerine konu ol­muş, tarihin güçlü önderlerinden bi­ridir.

Hadi Paylaş!Share on FacebookTweet about this on TwitterShare on Google+Share on RedditPin on Pinterest

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.