Güneydoğu Anadolu Bölgesi

Şanlıurfa Halilürrahman Camisi

Şanlıurfa Halilürrahman Camisi

Türkiye’nin yedi coğrafi bölgesinden en küçüğü olan Güneydoğu Anadolu bölgesi, 57 200 km2’lik bir alana yayılır ve Türkiye yüzeyinin % 7,5’ini kaplar. Batıda Akdeniz bölgesiyle, kuzeyde ve doğuda Doğu Anadolu bölgesiyle komşudur; güneydeyse Suriye ve Irak ile sınırlanır.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi Yüzey şekilleri

Güneydoğu Anadolu bölgesini Doğu Anadolu bölgesinden ayıran sınır çizgisi, Güneydoğu Toroslar denilen yay biçimli dağ sıralarının güneye bakan yamaçlarından geçer. Bu sınır, Lice ve Kulp’u Doğu Anadolu’ya bırakır; doğudaysa, içeriye bir büklüm yaparak Siirt’i içine alıp, Irak sınırına dayanır. Bölgeyi batıda Akdeniz bölgesinden ayıran sınır çizgisi Gaziantep yaylasının batı kenarından geçer; bu sınır Kilis’in biraz doğusunda Suriye sınırına dayanır. Bölgenin Suriye ile olan sınırı, güney demiryolunun 7,5 m güneyini izleyerek Dicle ırmağına kadar uzanır; buradan başla- arak Irak ile olan sınırı kısmen Haur çayını izler.

Güneydoğu Anadolu bölgesinin yüzey şekilleri oldukça yalındır. Kuzeyde bölgeyi bir yay biçiminde kuşatan Güneydoğu Toroslar’a doğru ilerlendikçe yükseklik artar ve yüzey şekilleri çeşitlenir. Buradan güneye, Suriye sınırına doğru, aradaki yükseklikler bir yana bırakılırsa, genel bir alçalma görülür. Güneydoğu Anadolu düzlüklerinin yükseltisi, Güneydoğu Toros eteklerinden Suriye sınırına doğru hafif bir eğimle azalır. Orta kesimlerde daha çok ova görünüşü egemendir; dağlar tek tek ve dağınık olarak yer alırlar. En yüksek dağ, Diyarbakır’ın güneybatısındaki Karaca- dağ’dır (1 957 m): Koyu renkli bazalt lavların yığılmasıyla oluşmuş volkanik bir dağdır. Güneydoğu Anadolu bölgesinde yükseklik olarak dikkati çekebilecek bir başka engebeli alan, yükseltisi 1 500 m dolaylarındaki Mardin eşiğidir. Karacadağ kütlesi ve Mardin eşiği birbiriyle ilişkili olmamakla birlikte, Güneydoğu Anadolu bölgesini yüzey şekilleri bakımından iki kesime ayırırlar; Bölgenin kuzeydoğusunda Diyarbakır havzası; güneybatıdaysa Şanlıurfa yaylası. Şanlıurfa yaylası, daha batıda bulunan Gaziantep yaylasından Fırat ırmağıyla ayrılır.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi İklimi

Güneydoğu Anadolu bölgesi, Akdeniz iklimi ile kara ikliminin birlikte etkisi altındadır; yazlar çok sıcak ve süreklidir; kışlar oldukça soğuk geçer ama yüksekliğin fazla olmaması nedeniyle Doğu Anadolu’daki kadar soğuk değildir. Yıllık sıcaklık ortalaması 15 °C’m üstündedir (Diyarbakır’da 15,5 °C; Şanlıurfa’da 18 °C; Adıyaman’da 17 °C). En soğuk ay ocak ayıdır ve 0 °C’ın altına düşmez (Diyarbakır’da 1,8 °C, Adıyaman’da 4,3 °C). Yazın çok yüksek sıcaklıklara raslanır. Sıcaklık batıdan doğuya gidildikçe artar. En sıcak ay temmuz¬dur; bu ayın ortalama sıcaklığı çoğu yerde 30 °C’ın üstündedir (Şanlıurfa’da 31,7 °C; Adıyaman’da 30,6 °C; Diyarbakır’da 31 °C). Şimdiye kadar ölçülmüş olan en yüksek sıcaklık değerleri Diyarbakır (46,2 °C), Şanlıurfa (46,5 °C),|Ceylanpınar| (47,6°C)| ve Cizre’de (48 °C) kaydedilmiştir. Güneydoğu Anadolu bölgesi az yağış alan bir bölgedir. Bu balamdan bir karşılaştırma yapılırsa, yağış tutarı Doğu Anadolu bölgesinden az, ama İç Anadolu bölgesinden fazladır. Genellikle yıllık yağış ortalaması 400 mm’nin üstündedir; bu değer çukur alanlarda (Şanlıurfa’da 473 mm; Diyarbakır’da 496 mm), yüksek yerlere göre (Siirt’te 730 mm; Mardin’de 713 mm) daha azdır. Yıllık yağış ortalaması Suriye sınırına yakın yerlerde 400 mm’nin altına inebilir (Ceylanpınar’da 331 mm). En fazla yağış kış ve ilkbahar mevsimlerinde düşer; en az yağışsa yaz mevsimindedir.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi Bitki Örtüsü

Güneydoğu Anadolu bölgesinde doğal bitki örtüsü öncelikle iklim koşullarına bağlıdır. Ormanlar az yer kaplar. Yazların sıcak geçmesine karşın deniz etkisinin sokulabilmesi nedeniyle ormanın alt sınırı 800 m dolaylarındadır; hattâ Gaziantep yöresinde 500 m’ye düşer; doğudaysa bu sınır 1 300 m’den başlar. Ormanın üst sınırı 2 300 m-2 400 m dolaylarındadır. Güneydoğu Anadolu bölgesi ormanlarında en yaygın ağaç türü mazı meşesidir. Çok soğuk kışlara dayanamayan Akdeniz bölgesi makilerine Güneydoğu Anadolu bölgesinin kuytu kesimlerinde rastlanır. Bölgenin egemen bitki örtüsü bozkır görünümündedir. Çok sıcak yazlara dayanabilen bu bitkiler, bazı yerlerde, tahrip edilen ormanların yerini almışlardır.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi Nehirleri ve Irmakları

Güneydoğu Anadolu bölgesinde göl yoktur ama, bölgeden iki büyük akarsu geçer: Fırat ve Dicle. Fırat, Gerger yakınlarında Güneydoğu Anadolu bölgesine girerek, doğusundaki Şanlıurfa yaylasını, batısındaki Gaziantep yaylasından ayırır. Kâhta çayı ile Göksu çayı kollarını alıp, Birecik’ten geçtikten soma, Karkamış yakınında Türkiye’den çıkarak Suriye topraklarına geçer. Bölgenin ikinci önemli akarsuyu, Hazar gölü yakınlarından doğan Dicle’dir. Dicle, Güneydoğu Anadolu bölgesine girdikten soma güneye doğru döner ve Diyarbakır’a varmadan önce, sağdan Devegeçiti deresini alır (bu su üstünde Devegeçiti barajı kurulmuştur). Diyarbakır’dan sonra doğuya döner ve buradan başlayarak pek çok kol alır: En önemlileri soldan aldığı Batman, Garzan ve Botan çaylarıdır. Botan çayını aldıktan sonra güneydoğuya döner ve Habur ırmağına karışmadan önce bir süre Türkiye ve Suriye ara¬sında sınır oluşturur. Dicle ve Fırat ırmakları Basra körfezine varmadan birleşirler ve Şattülarap adını alarak Basra körfezine dökülürler.

Fırat ve Dicle ırmaklarının ikisini birden ilgilendiren ve Türkiye’nin en büyük projesi olan GAP (Güneydoğu Anadolu Projesi), 13 alt projeden oluşmaktadır. Bu alt projelerden 7’si Fırat ırmağını, 6’sıysa Dicle ırmağını ilgilendirmektedir.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi Nüfusu

Güneydoğu Anadolu bölgesi bazı illerin tamamını sınırları içine alır; bazı illere bağlı ilçelerse komşu bölgelere girerler. Mardin ve Şanlıurfa illerinin bütünü bölge sınırları içinde kalır. Diyarbakır ilinin Lice, Kulp, Çüngüş ve Çermik ilçeleri ile Adıyaman ilinin Çelikhan ve Gerger ilçeleri de Doğu Anadolu bölgesi sınırları içinde yer alır. Gaziantep ilinin Kilis, İslahiye ve Nurdağı ilçeleri Akdeniz bölgesine taşar. Siirt ilinin aşağı yukarı yarısı Güneydoğu Anadolu bölgesine, öbür yansı da Doğu Anadolu bölgesine girer (Şirvan, Pervari ve Eruh ilçeleri Doğu Anadolu bölgesindedir). Batman ilinin Sason ilçesi dışındaki kesimleri ile Şırnak ilinin Cizre, İdil, Silopi ve Güçlükonak ilçeleri, Güneydoğu Anadolu bölgesinin sınırları içindedir. Ayrıca Kahramanmaraş ilinin Pazarcık ilçesinden bazı topraklar da Güneydoğu Anadolu bölgesindedir. Bu çerçeve içindeki Güneydoğu Anadolu bölgesi sınırları içinde nüfus, 1990 sayımının sonuçlarına göre 5 milyona yaklaşmaktadır (4 910 000). Bölgenin nüfus yoğunluğu 86’dır. Nüfusun bölge içindeki dağılışına gelince, Mardin eşiği oldukça kalabalık, Diyarbakır havzasının orta kesimleri ve Şanlıurfa düzlükleri tenhadır. Bu durum iklim koşullarıyla bağlantılıdır. Yüksek yerlerde yağışın fazlalığı ve yaz sıcaklığının azalması, nüfusun daha çok buralarda toplanmasına neden olmuştur. En kalabalık yer Gaziantep yöresidir.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi Şehirleri (illeri) ve Özellikleri

1989 nüfus sayımına göre Güneydoğu Anadolu bölgesinde nüfusu 10 000’i aşan 36 yerleşme yeri vardır: Bunlardan beşinin nüfusu 100 000’i aşar (Gaziantep, Diyarbakır, Şanlıurfa, Batman ve Adıyaman); 8 yerleşme yerinin nüfusu 50 000-100 000 (Siirt, Siverek, Kızıltepe, Silvan, Nizip, Viranşehir, Mardin ve Cizre), 10 yerleşme yerinin nüfusu 25 000-50 000 (Nusaybin, Kâhta, Sürüç, Bismil, Ergani, Ceylanpınar, Gölbaşı, Midyat, Birecik, Besni) arasındadır; ayrıca, nüfusları 10 000-25 000 arasında değişen 13 yerleşme yeri vardır. Gaziantep yaylasının ortasına rastlayan kesimde kurulan Gaziantep, Güneydoğu Anadolu bölgesinin en kalabalık, Türkiye’nin altıncı kalabalık nüfuslu kentidir. Kentin günümüzdeki yerinde kuruluşu, Yeniçağ’ın başlarına rastlar (eski kent bir tepe üstünde yıkıntıları görülen Dülük kalesinin yerinde bulunuyordu). Gaziantep ve çevresi uzun süre el değiştirdikten sonra 1516’da kesin olarak Osmanlı egemenliğine girdi. XIX. yy’da Nizip savaşı sırasında bir süre Mısırlıların elinde kaldı. Yakın tarihimizde, 1919’da İngilizler tarafından işgal edildi; aynı yıl Fransızlara verildi. 1921’de Fransız işgalinden kurtulan kent halkınm Fransızlara karşı kahramanca direnmesinden ötürü, kente Gaziantep adı verildi (1990 nüfus sayımına göre, Gaziantep nüfusu 603 434’tür). Günümüzde canlı bir ticaret ve sanayi kenti olan Gaziantep’te çimento, iplik dokuma fabrikaları, çeşitli dokuma tezgâhları, deri, kundura, yağ, sabun ve ağaç işleri atölyeleri vardır; tatlıcılık ve şarapçılık da kentin geleneksel uğraşları arasındadır. Kentin başlıca ulaşım yolu, Çukurova’dan gelerek Şanlıurfa ve Mardin’e giden karayoludur. Dicle ırmağının sağ yakasında 650 m yükseltide kurulmuş olan Diyarbakır, bölgenin ikinci büyük nüfuslu kentidir. Geçmişi Eskiçağ’a kadar uzanan Amida kentinin yerinde kurulmuş, uzun süre Amid ya da surlarının ve binaların yapımında kullanılan koyu renkli bazalt lavları nedeniyle Karaamid diye anılmıştır. Eski Diyarbakır kabaca dikdörtgen biçimli surlarla kuşatılmış bir alanı kaplar. Dört kapılı olan Diyarbakır surları, Anadolu’daki benzeri yapıların en büyüğü ve en sağlamıdır. Bu kapılardan kuzeydeki, Harput kapısı ya da Dağ kapısı, güneydeki Mardin kapısı, batıdaki Urfa kapısı, doğudakiyse Dicle kapısı diye adlandırılırlar. Kuzeyden güneye doğru uzanan cadde, eski Diyarbakır’ın en işlek kesimini oluşturur. Cumhuriyet döneminde kent, surların dışına taşarak özellikle kuzeye doğru gelişmiştir. 1935’te demiryolunun ulaşması ve düzgün karayollarının yapılmasıyla Diyarbakır kenti hızla büyümüştür: Cumhuriyetin ilk nüfus sayımında (1927) 31000 olan nüfusu, 1990 sayımına göre 381 144’tür. 1937’ye kadar Diyarbekir olan adı, o tarihten sonra Atatürk’ün isteğiyle Diyarbakır olarak değiştirilmiştir. Günümüzde peynir ve tereyağ fabrikası, tekel içki fabrikası, et kombinası, yünlü sanayi ve pamuk ipliği fabrikası ile bir sanayi kenti görünümü kazanmıştır.

Şanlıurfa kenti, aynı adı taşıyan hafif dalgalı yaylanın ortasında, deniz düzeyinden 540-550 m yüksekte kurulmuştur. Eski adı Edessa olan Şanlıurfa, Yavuz Sultan Selim döneminde Osmanlı topraklarına katılmış ve Urfa diye adlandırılmış, Birinci Dünya savaşından soma İngilizler tarafından işgal edilmiş, daha sonra Fransız kuvvetlerine devredilmiş, ama halkın Fransızlara karşı kahramanca direnmesi sonucu geri alınmıştır. Birinci Dünya savaşından önce 50 000 kadar olan nüfusu, savaş sırasında 30 000’e düşmüş, 1990’daysa 276 528 olmuştur (Urfa adı 1984 yılında Şanlıurfa’ya çevrilmiştir).

Batman, Güneydoğu Anadolu bölgesinin dördüncü büyük nüfuslu kenti durumundadır. Petrol sanayisinin 10-15 yıl gibi kısa bir sürede yarattığı bir kenttir ve îluh köyünün yerini almıştır: Petrol yataklarının ortaya çıkarılmasından sonra, İluh önem kazanmış ve petrol rafinerisinin kurulmasıyla da nüfusu büyük bir hızla artmıştır. Günümüzde geniş bir alana yayılır ve birbirinden farklı iki kesime ayrılır: Modern görünümüyle yeni Batman; plansız bir köy biçimindeki eski Batman. 1935’te yalnızca 319 kişi olan Batman’ın nüfusu 1990’da 147 347’ye ulaşmıştır. Malatya dağlarının güneye bakan etekleri önündeki dalgalı düzlüklerde kurulmuş olan Adıyaman, 1954 yılma kadar Malatya iline bağlı bir ilçe merkeziydi; o tarihten sonra il merkezi oldu. Eski adı Hısn-ı Mansur (Mansur’un Kalesi) olan Adıyaman’da pamuk ipliği ve dokuma fabrikası vardır. Ulaşımda daha çok karayolundan yararlanılmakla birlikte, batısında Gölbaşı’ndan geçen demiryolu aracılığıyla öbür bölgelerle bağlantı kurulur. Adıyaman’ın ilk olarak 1945 sayımında 10 000’i geçen nüfusu, 1990’da 100 000’i aşmıştır (100 045).

Güneydoğu Anadolu bölgesinde, nüfusları fazla kalabalık olmayan iki il merkezi daha vardır. Bunlardan Siirt kenti, çevresi az yüksek tepelerle kuşatılmış eğimli bir yüzeyde kurulmuş, sırasıyla Pers, Roma ve Bizans egemenliklerine girdikten sonra Araplar tarafından alınmış, Ortaçağ’da sık sık el değiştirdikten sonra da Çaldıran zaferiyle İlhanlılardan Osmanlılara geçmiştir. 1927’de 15 000 olan nüfusu, 1990’da 68 320’ye ulaşmıştır. Batıdaki Kurtalan demiryolu istasyonuna 32 km’lik bir yolla bağlanır.
Mardin, aynı adlı dağın güneye ba¬kan yamacı üstünde, 1 000-1 150 m yükseltide kurulmuştur. Çok eski bir geçmişi olan kent, sırasıyla Perslerin, İskender’in, Roma’nın ve Bizans’ın egemenliğine girmiş, VII. yy’da Araplar tarafından alınmış, bir süre el değiştirdikten sonra, özellikle Artukoğulları zamanında gelişmiş, Çaldıran zaferiyle de Osmanlı topraklarına katılmıştır. Mardin kalesinin yer aldığı tepenin eteklerinde uzanan kentin ana caddesi dışındaki sokakları, çoğunlukla yokuşlu ve düzensizdir. Evler genel olarak taştan ve düz toprak damlıdır. 1990 nüfus sayımına göre kentin nüfusu 53 005’tir.

Güneydoğu Anadolu bölgesinde köyler toplu yerleşme biçimi gösterir. Suya bağlılık, evlerin bir merkez çevresinde toplanmasına neden olmuştur. Diyarbakır havzası ve Adıyaman yöresinin iç kesimleri ile Suriye sının boyunca Harran ve Sürüç ovasında evler daha çok kerpiçle yapılır. Mardin-Midyat eşiği ile Şanlıurfa ve Gaziantep yaylalarındaysa taş evler yaygındır. Gaziantep, Adıyaman, Diyarbakır ve Mardin’e bağlı köylerde düz toprak damlı evler ağır basar. Harran, Sürüç ve Bozova yöresindeki damların çoğunluğu kubbe biçimindedir. Bu kubbe damlı evlerin, Türkiye’nin hemen hiçbir yerinde Taslanmayan ilgi çekici bir görünümleri vardır. Kubbe damlı evlerin bir başka tipine de, Siirt dolaylarındaki bazı köylerde rastlanır. Bu evler içeriden kubbe tavanlı oldukları halde, dışarıdan düz toprak damlıdırlar; çatı kubbelerinin üstü doldurularak yatay bir duruma getirilmiştir.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi Ekonomisi

Güneydoğu Anadolu bölgesinde ekili-dikili alanların büyük bölümü tahıl ekimine ayrılmıştır. Bölgedeki iklim koşulları, binlerce yıllık gelenek ve görenekler, kır nüfusunun tahıl tarımına sıkıca bağlanmasına neden olmuştur. Böylece tarıma ayrılan arazinin % 70’ine buğday ekilir. Buğdaydan sonra ikinci sırayı arpa alır. Ekilen arazinin % 27’si arpaya ayrılmıştır. Üçüncü sıradaysa darı gelir. Bölgede darı ekiminin özel bir yeri vardır: Bazı yerlerde (Şanlıurfa’nın Bozova ve Siverek ilçeleri ile Diyarbakır’ın Silvan ve Ergani ilçesi) yoğunluk kazanan darı ekimi,Türkiye darı üretiminin % 55’ini sağlar. Pirinç sulamanın elverişli olduğu yerlerde (Diyarbakır) ekilir. Tahıldan sonra ikinci sırayı baklagiller alır. Baklagiller arasında mercimek en önde gelir (Birecik, Halfeti, Siverek), Sanayi bitkileri arasında pamuk başlıca yeri tutar (Adıyaman, Gaziantep, Şanlıurfa ve yer yer Mardin). Güneydoğu Anadolu bölgesinde lif bitkisi olarak keneverin ayrı bir önemi vardır; ekimi, daha çok Birecik, Bozova ve Sürüç’te yoğunluk kazanır. Elde edilen lifler, Birecik’te kendir imalathanelerinde değerlendirilir. Bölgede tütüne ayrılan alanlar daha çok Gaziantep, Diyarbakır (Silvan, Bismil), Batman (Kozluk) ve Adıyaman illerinde toplanmıştır.

tunçtan davul

Diyarbakır’da bulunan 1200 yılından kalma tunçtan davul

Dikili alanlar bakımından bölgenin doğusu ve batısı arasında büyük fark vardır. Doğuda dikili alanlar önemli bir yer kaplamadığı halde, batıda, özellikle de Gaziantep’te oldukça önemli yer tutar. Dikili alanlar içinde bağlar yaygındır: Gaziantep (merkez ilçe, Nizip, Oğuzeli), Adıyaman (Besni), Diyarbakır havzası, Siirt ve Şanlıurfa’da bağlara sık rastlanır. Gaziantep zeytin ve antepfıstığı bakımından da ayrı bir önem taşır. Güneydoğu Anadolu bölgesi zeytinliklerinin aşağı yukarı tümü Gaziantep ilinde toplanmıştır. Zeytinin yayılma alanı, Fırat vadisinden doğuya pek geçmez. Antepfıstığıysa, Gaziantep’in bütün ilçelerinde ekilir; ayrıca Şanlıurfa ilinin batı yarısında, Adıyaman ve Siirt çevresinde son yıllarda ekilmektedir. Bölgedeki kavun, karpuz en çok Gaziantep ve Diyarbakır’da yetiştirilir. Güneydoğu Anadolu bölgesinde iktisadi etkinlikler arasında hayvancılık önemli yer tutar. Bölgedeki küçükbaş hayvanların % 52’sini koyunlar oluşturur. Kılkeçilerine özellikle bölgenin dağlık kesimlerinde, tiftik keçilerineyse bölgenin doğu kesiminde ve daha çok Mardin ilinde rastlanır. Büyükbaş hayvan yetiştiriciliği, küçükbaş hayvan yetiştiriciliğine göre oldukça geri durumdadır. Mandalar en çok Diyarbakır havzasında görülür. At yetiştiriciliği özellikle güney kesimde önem kazanır: Şanlıurfa ili yalnız Güneydoğu Anadolu bölgesinin değil, bütün Türkiye’nin en iyi nitelikli atlarının yetiştirildiği yerdir. Deveye de en çok Şanlıurfa ilinde rastlanır. Kümes hayvanı yetiştiriciliği fazla önem taşımaz; arıcılık ilkel bir düzeydedir; ipekböcekçiliğineyse yalnızca Diyarbakır’da rastlanır. Bölgenin en önemli yeraltı zenginliğini petrol oluşturur. Yurdumuzda petrol ilk olarak bu bölgede Beşiri’nin güneyindeki Raman dağında bulunmuş, ardından da Garzan yatakları işletmeye açılmıştır. Ayrıca, Kurtalan ve Garzan kesimlerinde, Adıyaman’da, Diyarbakır’ın kuzeydoğusunda yeni petrol yatakları bulunmuştur.

Güneydoğu Anadolu bölgesi Türkiye ham petrol üretiminin yaklaşık % 95’ini sağlar. Üretilen ham petrolün bir bölümü Batman rafinerisinde arıtılır; bir bölümü de Batman-Dörtyol boru hattıyla Dörtyol terminaline taşınıp, oradan da tankerlerle öbür petrol rafinerilerine ulaştırılır. Ayrıca bölgede Gaziantep’te krom, Mardin’in Mazıdağı ilçesinde fosfat çıkarılır.
Sanayi yönünden fazla gelişmemiş olan Güneydoğu Anadolu bölgesinin bu açıdan ileri kesimi, Gaziantep yöresidir; ayrıca Diyarbakır da son yıllarda sanayileşme yolundadır.

Güneydoğu Anadolu Bölgesinde Ulaşım

Öbür bölgelere karayolu, demiryolu ve havayoluyla bağlantısı bulunan Güneydoğu Anadolu bölgesinde, özellikle Cumhuriyet döneminde düzgün karayolları yapılmıştır. Fevzipaşa-Malatya üstünden gelen demiryolu, Diyarbakır’ı geçerek Kurtalan’a ulaşır. Öbür hat, güney sınırı boyunca uzanıp Nusaybin’de bölgeden çıkan güney hattıdır. Bu iki hattı Narh- Gaziantep-Barak hattı birbirine bağlar. Bölgenin Gaziantep, Diyarbakır Batman ve Şanlıurfa’dan havayolu bağlantısı vardır.

Doğal Ve Tarihsel Özellikler Turizm Olanakları

urfa kalesi

Urfa Kalesi

Güneydoğu Anadolu bölgesinin tarihsel ve arkeolojik özellikleri turizm için önemli kaynak oluşturur. Adıyaman’ın Kâhta ilçesinde Nemrut dağı üstünde Kommagene krallarından Antiokhos I’in yaptırdığı tapınak ve heykeller, çok sayıda yerli ve yabancı turist tarafından gezilmektedir. Ayrıca Gaziantep’in güneyinde Kargamış harabeleri, doğusunda Belkıs harabeleri, Samsat, Eski Kâhta, Urfa, Birecik, Mardin, Siverek kaleleri, Diyarbakır surları, Fırat ve Dicle ırmakları üstündeki köprüler (Cendere, Malabadi, vb.) ilgi çeker. Şanlıurfa’nın en büyük tarihi yapıtı Halilürrahmanlcamisidir; yanında bulunan Ayn-ı Zeliha havuzundaki balıklar kutsal sayılmaktadır. Harran’da dünyanın bilinen ilk üniversitesinin kalıntıları yer alır. Dicle ve Fırat ırmaklarının vadileri, doğal güzellikleriyle dikkati çeker. Çeşitli kaplıcalar özellikle çevre halkın uğrak yeridir: Diyarbakır’ın Çermik kaplıcası, Siirt’in Billoris ve Hısta kaplıcası. Dünyada nesli tükenmekte olan kelaynak kuşları, Şanlıurfa’nın Birecik ilçesindeki kale çevresinde korumaya alınmışlardır.

Hadi Paylaş!Share on FacebookTweet about this on TwitterShare on Google+Share on RedditPin on Pinterest

Comments

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.