İnka Uygarlığı Dinleri ve İnançları

Güneş tanrısı ve sülalenin kurucusu İnti kültüyle İnka kültü birbirine ka­rışmıştı. İnti onuruna yapılan tapmak­lar, dinsel olduğu kadar siyasal bir özellik de taşıyordu. İnka egemenliğin­deki halkların, benimsemiş oldukları doğacılık, fetişizm ve animizmin öte­sinde, krallığın birliğini desteklemeye yarıyordu. Ele geçirilen topraklarda­ki halkların tanrıları, İnkaların düş­manlığına hedef olmadıkları gibi, on­lar tarafından benimsenerek kendi tanrıları araşma katılmıştır. Hiçbir dinsel İnka yapısı da, Cuzco’da yapıl­mış olan Güneş tapmağı Coricancha’ nın görkemini gölgeleyebilecek güçte değildir.

Cuzco'da, 24 Haziranda İnka döneminde olduğu gibi Güneş Bayramını kutlayan yerliler

Cuzco’da, 24 Haziranda İnka döneminde olduğu gibi Güneş Bayramını kutlayan yerliler

Din adamları arasındaki aşamalanmada, İnti kültü rahipleri en yüce say­gınlığı olan kişilerdi. Bu din adamla­rının devlet işlerine giderek artan etkilerini gören inka Pachacutec, Güneş kültünün yanı sıra bir de Viracocha (Yaratıcı) kültünün kurulmasına ka­rar verdi; böylece Güneş tanrısı, En Yüce Varlık tarafından yaratılmış sı­radan bir varlık durumuna düştü (bu “yeni” tanrının kökenleri, Amerika Kızılderililerinin çok sayıdaki mitle­riyle birlikte, dünyayı doğurmuş oldu­ğu kabul edilen en üst bir tanrıyla ka­rışır).

Viracocha önce gökyüzünü ve karan­lıklar içinde yaşayan insanların otur­duğu yeryüzünü yarattı. Gizli bir gü­nahı ödemek için, ilk insanları taştan heykellere çevirdi. İkinci bir girişim­de, Titicaca gölünden çıkan tanrı, Gü­neş’i, ışığı, Ay’ı ve yıldızları yarattı, kayalara insan neslinin atalarının heykellerini oydu, her birine de gide­ceği bir toprak parçası ayırdı. Yapıtı tamamlanınca, Yüce Varlık paltosu­nu denizin yüzeyine atarak, batan Gü­neş doğrultusunda uzaklaştı. Doğada­ki en büyük eksiklikler ve kusurlar, tanrının çevresindeki uğursuz bir var­lıktan kaynaklanıyordu. Kötü yürekli ve sürekli olarak babasının yaptıkla­rına karşı çıkan Taguapica, dünyayı, Viracocha yarattığı ölçüde bozmaya özen gösterdi.En Yüce Varlık, her şey­den önce din adamlarını, senyörleri ve inkarım yakın çevresini ilgilendiren bir tanrı bilime bağlıydı. Öte yandan, Güneş’in kız kardeşi ve karı­sı olarak kabul edilen Ay’ın ayrı bir kültü vardı.

İnka halkının inanışına göre, çok sa­yıda nesne ya da yer (huacac) impa­ratorluğun ulu önderi ile aralarında ilişki kurulur kurulmaz kutsallaşırdı (sözgelimi, inkanın bir süre kalmış ol­duğu herhangi bir ev hemen kutsal sa­yılırdı). Conopa olarak adlandırılan küçük kişisel fetişlerin de koruyucu gücü olduğuna inanılırdı.

Günlük yaşamda dinsel bayramlara büyük yer ayrılmıştı. En önemlileri, bir olayın (gündönümü, ürün kaldırma, vb.) geri dönüşünü kutla­mak için yapılırdı. Bazılarıysa (sözge­limi, yeni bir inkanın tahta geçmesini izleyen bayram) insanların kurban edilmesini gerektirirdi. Azteklerinki kadar korkunç ve kanlı olmasalar bi­le, bu törenlerde küçük çocuklar ve genç kızlar kurban edilirdi. İnkalarm tarihi, XVI. yy’da sona er­diği halde, bu tarihin Peru’da yoksul­luk içinde yaşayan yedi milyon yerli­nin yaşamıyla bağlantısı vardır; keçua dilini konuşan bu insanlar, Peru toplumunun dışında yaşarlar.

Hadi Paylaş!Share on FacebookTweet about this on TwitterShare on Google+Share on RedditPin on Pinterest

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.