Kadın Hastalıkları Hekimliği (jinekoloji) İlgilendiği Hastalıklar

Kadının özellikle cinsel organlarının hastalıklarıyla ilgilenen hekimlik da­lı (jinekoloji de denir).

Kadın hastalıklarının sayısı oldukça yüksektir; ama bu kadar çeşitlilik gös­terdikleri halde, bu tür hastalıkların hastanın dikkatini çeken ve hekime başvurmasına yol açan belirtileri çok farklı değildir: Âdet kanaması bozuk­lukları; dışarıya şiddetli kanamalar; beyaz renkli akıntılar; mukoza akıntı­ları; iltihaplı akıntılar; ağrılar ve cin­sel soğukluk.

Hekim klinik muayenesini çoğunlukla biyolojik incelemeler ve belirli hormon dozlarıyla, kimi zaman da tanıyı ke­sinleştirici, tedaviye yön verici üst ya da iç cinsel organlarının incelemesiy­le tamamlar. Âdet kanaması birçok nedenle bozulabilir, cinsel organların hemen hemen bütün hastalıkları âdet çevrimlerine yansıyarak âdet kana­ması düzenini değiştirir. Âdet kana­maları ağrılı olabilir. Ağrılı âdet gör­me (dismenore) bazen kuvvetli ağrılar, bazen de birkaç saat süren ya da bü­tün âdet kanaması süresince varlığı­nı koruyarak, böbreklere doğru yayı­lan ağrılı bir bası duygusuyla kendi­ni gösterir.

Öbür bozukluklar âdet görmeme (amenore) ya da âdetlerin düzensizli­ğidir. Âdet kanamaları, devirliliğini koruyarak çok yakın (25, hatta 20 gün­lük) aralıklarla meydana geliyorsa, normal kabul edilebilir. Âdetlerin ka­nama süresi bir haftayı geçerek uzu­yorsa, menoraji’den söz edilir. Âdet dışı dönemlerde kan kaybı olduğu za­man, anormal bir durum olan metroraji söz konusudur. Her yaşta ve âdet çevriminin herhangi bir döneminde metroraji olabilir. Metroraji en alt dü­zeyde bile olsa, kanser tehlikesi nede­niyle hekime başvurmayı gerektirir. Gebelik sırasında oluşan kanamalar­sa eten ya da yumurtanın yuvarlan­masındaki bir bozukluktan kaynakla­nabilir.

Kanamalı olmayan ve lökore olarak adlandırılan akıntılar da aynı derece­de önemlidir. Bu tür akıntılar her za­man hastalık kökenli olmasalar bile, cinsel organlardaki bir bozunun ha­bercisi olabilirler: Ergenliğe ve yaş dönümüne (menopoz) geçişte sık görülür­ler, ama çevrim sırasında yumurtla­ma anında da oluşabilirler. Lökorenin başlıca özelliği, yumurta akına benze­mesi, saydam ve akıcı olmasıdır. Ama kötü kokulu, sarımlı, iltihaplı her lö­kore, ister kaşıntılı ya da kaşıntısız, is­ter ateşli, ister ağrılı olsun, dış üre­me organı (vulva), dölyolu ya da dölyatağına bağlı enfeksiyonlu bir etken nedeniyle ortaya çıkmıştır, akıntıya yol açan bu etkenin bilinmesi ve gonokok, koli basilleri, stafilokok ya da trikomonazdan hangisi olduğunun saptanması, kesin tedavi için gerek­mektedir.

Cinsel etkinlik döneminde olan bir ka­dın, cinsel soğukluktan da yakınabilir. Bu oldukça sık rastlanan ve az ya da çok belirgin olan bir bozukluktur. Ba­zen cinsel doyumsuzluğa yol açan bir ağrıyla birlikte kökeninde bir oluşum bozukluğu, bir cerrahi girişimden ya da güç bir doğumdan kalan iz, iltihap kökenli bir durum, süreğen bir enfek­siyon, hormon dengesizliği ve ruhsal düzensizlik gibi nedenler bulunabilir. Enfeksiyonlar arasında en önemli olanları gonokoksi (belsoğukluğu), veremdir; urlar arasında da dölyatağı fibromları (bağdokusu urları), yumur­talık kistleri ve değişik kanser çeşit­leri sayılabilir.

Alt ya da dış cinsel yollar (dış üreme organı, dölyolu ve dölyatağı boynu) doğrudan doğruya muayeneyle ince­lenirler. Kadm-doğum hastalıkları uz­manı, muayenesini karın elle yoklaya­rak, göden barsağmı ve dölyolunu parmakla muayeneyle birlikte endoskopik bir inceleme (optik bir aygıtla içeri bakma) yaparak çıplak gözle ya da mikroskopla (döl yatağı boynuna bakma muayenesi ya da kolposkopi) gözleyerek tamamlar. Kolposkopi in­celemesi, döl yatağı boynu ve döl yolu mukozasıyla ilgili bilgi verir. Sağlam dölyatağı boynu, iyicil, kuşkulu ya da kötücül bozunlar bu yolla saptanır. Schiller testi, döl yatağı boynundan parça alınarak biyopsi yapılması, döl ­yatağı salgılarının incelenmesi (pH saptanması, dölyolu mikrop örtüsün­de asalak, mantar ve mikrop araştı­rılması), dölyatağı salgısından örnek almayla alt cinsel organların incelen­mesi tamamlanmış olur.

Üst cinsel yollar (döl yatağı, döl yatağı boruları ve bunların ampul bölümü) histeroskopi (döl yatağı boşluğunun endoskopik incelenmesi), histerosal-pengografi ya da döl yatağı ve döl ya­tağı borularının filminin çekilmesiyle (bunun için döl yatağı ve borularının boşluklarına karşıt bir madde verile­rek saydamsızlaşması sağlanır) ince­lenir. Döl yatağı ve borularının boşluk­larına karbondioksit üflenerek yapı­lan inceleme yönteminde, boruların geçirgenliği araştırılır. Sölyoskopi ve küldoskopiyse karm boşluğuna önceden hava verildikten sonra yapılan iki endoskopi tekniğidir. Birinci yöntem­de (karın içine bakma muayenesi) gö­bek üstünden uygulanan bir keşiden, endoskopi aygıtı içeri sokulur. İkinci yöntemdeyse (küldoskopi) döl yoluyla endoskopi yapılır. Bu iki inceleme yön­temi bel ve kasık organlarının doğrudan görülmesini sağlarlar. Gerekli koşullarda yapılan hormon in­celemesiyle de daha başka bilgiler el­de edilir; ateş eğrisi, âdet çevrimi ve yumurtlama anormallikleri konusun­da ve aynı zamanda döl yatağı boynu salgısının misroskopik görünümüyle il­gili bilgiler verir. Östrojen, progeste ron, gonadostimülinler (hipofiz hormo­nu) ve böbrek üstü bezi kaynaklı bazı steroitlerin dozları belirlenir. Bu doz­lar, içsalgıbilim hekimleriyle kadın-doğum hastalıkları hekimleri arasın­da işbirliğini gerektiren uzun süreli olabilecek değerlendirmeler sonucu elde edilir.

Hadi Paylaş!Share on FacebookTweet about this on TwitterShare on Google+Share on RedditPin on Pinterest

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.