Kristof Kolomb Hayatı ve Keşifleri

Dünya’nın kâşifi (Cenova, İtalya, 1450’ye doğru-Valladolid, İspanya, 1506).

Hakkında çok az bilgi bulunan Kris­tof Kolomb’un yaşamı, oğlunun yaz­dıklarıyla, Kolomb’un bir arkadaşının oğlu olan ve Amerika’da İspanyol fet­hinin tarihini yazan Las Casas’m ver­diği değişik bilgiler doğrultusunda tanınabilmiştir. Oğlunun yazdıklarına göre orta halli bir dokumacının oğlu olan ve kendi de dokumacılık yapan Kristof Kolomb, çok genç yaşlarda de­nizciliğe başladı. Kuzey denizinde (İz­landa’ya doğru; büyük olasılıkla da burada karaya çıkmıştır) ve Afrika kı­yılarında yaptığı uzun yolculuklardan edindiği deneyimler, bir usta olarak kabul ettiği Floransalı gökbilimci Toscanelli’nin kuramları, kaympederi de­nizci Perestrello’nun haritaları Kris­tof Kolomb’a, dünyanın yuvarlaklığı görüşünü ve Hint Okyanusu’na açıl­mak için, Portekizlilerin denedikleri gibi Afrika’mn çevresini dolaşma ye­rine, batıdan Hint yolunu bulma dü­şüncesini getirdi. Böylece Kristof Kolomb, bilginin bilgisini, denizcinin tek­niğini ve eylem adamının gözüpekliğini bir araya getirmiş oldu.

Las Casas’ın verdiği bilgilere görey­se, 25 yaşma doğru Portekiz’e gelmiş, çok az denizcilik yapmış ve kendi ken­dini yetiştirmiş olan Kristof Kolomb, Madera adasmdaki evine hemen he­men ölüm halinde aldığı kimliği bilin­meyen bir denizcinin haritalarını ve sırlarını ele geçirmiştir.

Bilgilerinin kaynağı ne olursa olsun Kristof Kolomb’un şu inançta olduğu kesindi: O, gerçekten de sürekli ola­rak Atlas Okyanusu’nda batıya doğ­ru yol alınacak olursa, Hindistan’a ve Marco Polo’nun sözünü ettiği Cipango’nun (Ortaçağ sonunda AvrupalIla­rın Japonya’ya verdikleri ad) zengin­liklerine ulaşılacağına inanıyordu. Tasarısını öncelikle Portekizlilere açan Kristof Kolomb, önerisi kabul edilmeyince aynı öneriyi Katolik hü­kümdarlar Castülalı îsabel ile Aragonlu Fernando’ya yaptı. Ancak Kris­tof Kolomb’un amiral unvanım, keşfe­deceği toprakların kral vekilliğini ve ele geçirdiği zenginliklerin onda biri­ni istemesi uzun tartışmalara yol aç­tı. Sonunda Katolik hükümdarlar ile­ri sürülen koşulları kabul ederek 100 t’luk Santa Maria, 50 t’luk Pinta ve 40 t’luk Nina adlı denize dayanıklı üç karaveladan oluşan bir filotillayı Kris­tof Kolomb’un komutasına verdiler.

Denizde Üç Karavela

Kristof Kolomb 1492 Ağustosunda Palos limanından yola çıktı. Denize açıl­dıktan sonra geçen iki ay içinde kara
parçası görmeyen, hasta düşüp aç kalan, korkuya kapılan tayfalar, ayaklanma ve Avrupa’ya geri dönme hazırlıkları yapmaya başladılar. Ama amiral Kristof Kolomb, denizcilerini çeşitli sözler vererek ve İspanya’dan uzaklaştıklarını duyurmamaya çalışa­rak yatıştırdı. 12 Ekimde bütün deniz­cilerin sevinç çığlıkları içinde bir kı­yıya çıkıldı. Kristof Kolomb Hindis­tan’ı bulduğunu sanıyordu,oysa Ame­rika’ya ulaşmıştı,çünkü burası Baha­ma adalarından biri olan San Salva­dor adaşıydı. Yerlilerle ilişki kurma­da güçlük çekmeyen Kristof Kolomb, onları hemen Hıristiyanlaştırmayı dü­şündü, çünkü yolculuk amaçlarından biri de Hıristiyanlık inanışını yaymak­tı. Ama bulmayı umduğu altm, gümüş ve baharat ülkesinin izlerine Taslama­dı. Daha sonra aynı amaçla Küba ile Haiti’de (buraya Hispaniola adını ver­di) karaya çıktı ve bu sonuncu yerde bir garnizon kurdu.

Ispanya’ya dönüşünde büyük bir ilgiy­le karşılandı. Kısa bir süre sonra Antiller’e gitmek üzere yeniden yola çıktı (1493- 1496); 1498 – 1500 yılları arasmda da Venezuela ve Kolombiya kıyılarını buldu, ama Hispaniola genel valisi Bobadilla üe bozuşunca onun tarafından zincire vurulmuş olarak İspanya’ya getirildi. Kendini temize çıkaran Kristof Kolomb yeniden denize açüarak Honduras kıyılarına uzandı (1502 – 1504).Yoksul ve terk edilmiş biçimde Valladolid’de öldüğünde Asya hâzinelerini bulamamıştı ama kendisinin bilmediği yeni bir dünyayı keşfetmişti

Hadi Paylaş!Share on FacebookTweet about this on TwitterShare on Google+Share on RedditPin on Pinterest

Comments

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.