Kudüs Tarihi ve Günümüzdeki Durumu Hakkında Bilgi

İsrail’in başkenti(493000 nüfus.;1991).

Eski Kudüs

Lût gölünün kuzeybatısında yer alan Kudüs, Yahudiler, Hıristiyanlar ve Müslümanların kutsal say­dıkları bir yerdir.XX. yy’da yapılan kazılar, İ.Ö. 3000’de Kudüs’ün günümüzdeki ye­rinde bir yerleşim siti bulunduğunu kanıtladı. Tekvin’de, İbrahim’in çağ­daşı olan Melkisedek, Salem (Kudüs) kralı olarak geçer; El Amarna mektuplarından oluşan Akad belgeleri (İ.Ö. XIV. yy.) kentin Urişalim adıyla tanındığını ortaya koymuştur. Kudüs, Yahudi halkının tarihine gerçek an­lamda Davud’la (X. yy.) girdi. Kudüs’ü ele geçiren Davud, burayı başkent yaptı ve Yahudilerin yasa levhaları­nı sakladıkları Ahit Sandığı ’nı bu ken­te yerleştirdi.

Davud’un, daha sonra da Ahit Sandı­ğı ’nı korumak için Tapınak’ı yaptıran Süleyman’ın krallıkları kısa sürdü; Kudüs bundan böyle tek Yahuda kral­lığının siyasal başkenti oldu. Bütün Yahudiler için de “kutsal kent”, “ta­pmak kenti” olarak kabul edildi. Da­ha sonra Nabukodonosor, Yunanlı­lar ve Romalılar tarafından ele geçi­rildi. Hıristiyanlıkla birlikte, İsa’nın öldüğü yer olan Kudüs, yeni bir boyut kazandı.

Tapınağı 135’te Romalılar tarafından yıkılan Kudüs, 614’te Persler tarafından ateşe verildi; 638’de halife Hz. Ömer tarafından ele geçirilerek yeniden inşa edildi. Müslümanların işgali ve Süleyman Tapmağı’ın yerinde 691 ‘de, Kubbetüssahra (Ömer Camisi de denir), 702’de de Mescidül Aksa’nın yapılmasıyla Kudüs, İslamlığın da kutbal kenti oldu. Hz. Muhammed kıble olarak Mekke yönünün seçilmesinden önce Kudüs’e yönelmeyi buyurmuştur.
XI. yy’da kentin Selçuklu Türklerince alımjıası üstüne Hıristiyanlar hac yolculukla rının engelleneceğini düşünerek Haçlı seferlerine giriştiler. Godefroi de Bouillon 1099’da Kudüs’ü iş¬gal etti ve burada geçici Latin Krallığı’nı(1099-1291)kurdu; kenti 1187’de Selâhaddin Eyyubi yeniden ele geçir­di, ama Frank kralları Kudüs’ü işgal etmeksizin Türklerin yeniden fetih ta­rihi olan 1229-1244 dışında “Kudüs kralları” olarak kaldılar. 1516’dan 1917’ye kadar Kudüs’te Osmanlı ege­menliği sürdü; bunu İngiliz işgali izle­di. Bu aradaki sürede, özellikle 1890’dan ve siyonizmin yerleşmesin­den sonra çok sayıdaYahudi buraya göç etti. 1948’de İsrail ile Ürdün ara­sında bölüşülen Kudüs’ün 1949’da Birleşmiş Milletler Örgütü tarafmdan uluslararası kent ilan edilmesi isten­di. Altı Gün Savaşı’nın (1967) sonun­da İsrail tarafından tümüyle kendi topraklarına katıldı ve yahudileştirildi.

Günüzmüzdeki Kudüs

1949’dan başlayarak dinsel ve siya­sal nedenlerden dolayı Kudüs’ü baş­kenti yapmak isteyen İsrail, 1967’den sonra nüfusla ilgili olarak, aynı zamanda da güvenlik açısından ötürü çok önemli kentleşme tasarıları orta­ya attı;“Büyük Kudüs” yaratma görü­şü gösterilere yol açtı.

İbrani Üniversitesi’nin yanı sıra kent, kuyumculuk, elmas yontuculuğu, be­sin ve makine sanayileri gibi çok sa­yıda etkinliklerle canlılık kazandı. Kudüs’ün İsrail tarafından işgali ve 1980’de başkent ilan edilmesi Ürdün, Filistinliler, kentin uluslararası hale getirilmesine tasarılarında yer veren Birleşmiş Milletler Örgütü, kentin yalnızca kutsal yerlere özgü bir statüsü olmasını savunan Vatikan ve daha birçok ülke tarafından onaylanmamaktadır. 1969’da Mescidül Aksa’nm yanması ve çeşitli yapılardaki değişik­liklerden dolayı Müslüman dünyasın­da başgösteren duyarlık Müslümanlarca Kudüs’e verilen önemi, ayrıcaYahudi ve Hıristiyan dinlerinin beşi­ği olması, Kudüs’ün ne derece önemli olduğunu yeterince göstermektedir. Filistin çatışması, Kudüs’ten kay­naklanmasa bile, bölgedeki barış, bu yerlerin statüsünü sağlayacak çözüm­den geçmektedir.

Hadi Paylaş!Share on FacebookTweet about this on TwitterShare on Google+Share on RedditPin on Pinterest

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.