Firavun Nedir? Tanrı mı? Devlet Başkanı mı?

Firavun Nedir? Tanrı mı? Devlet Başkanı mı? Eski Mısır’da hükümdar ve ülkenin mutlak efendisi.
Eski Mısır dilindeki peraâ’dan gelen firavun sözcüğü, önceleri krallık sarayını belirtirken, XXII. sülale döneminde (İ.Ö. 950-İ.Ö. 730) bu sarayın sahibi, yani Mısır kralı da bu adla anılmaya başlanmış, bu anlamıyla sözcük, ilk olarak İbraniler tarafından yaygın biçimde kullanılmıştır.

firavun

Sethi I’in mezarındaki direklerden birinin üstünde, inciden bir elbise giymiş koruyucu tanrıça ile onun tarafından kabul edilen hükümdarın görüntüleri.

Re’nin Oğlu

Eski İmparatorluğun (İ.Ö. 2780-İ.Ö. 2380). ilk yıllarında kralın resmi unvanı, yani krallık protokolü, beş ayrı addan oluşmaya başladı. Son iki ad, yatay bir çubuk üstünde bulunan bir çeşit halkanın üstüne yazılıyordu. Oval biçimde olan ve Eski Mısır uygarlığı uzmanlan tarafından kartuş diye adlandırılan bu motif, “Güneşin çevrelediği şeyi”,bir başka deyişle evreni simgelemekteydi. Mısırlıların inanışına göre de, evrenin sahibi firavundu.

Aşağı yukarı her dönemde Tanrı görünümünde (tanrılar gibi bir tacı, sakalı ve asası vardır) canlandırılan firavunun adı, metinlerde “Re’nin oğlu”, efsaneye göre Mısır’ın ilk hükümdarı olan tanrı Horus’un görevinin mirasçısı olarak geçer. XVIII. sülaleden (İ.Ö. 1580-İ.Ö. 1314) başlayarak firavunlar doğrudan doğruya tanrılar kralı Amon-Re’den geldiklerini ilan etmişler ve kraliçe Haçepsut, tahta çıkışını (İ.Ö. 1505-İ.Ö. 1483) yasal kılmak için, Deyr-ül-Bahri’de bulunan tapınağının bir duvarına, kendisini doğurmak amacıyla annesinin tanrı Amon-Re’yle cinsel birleşmesini canlandıran bir resim yaptırmaktan kaçınmamıştır.

Eski Mısır inanışına göre tanrıların çocuğu ve kendi de tanrı olan firavunun görevi, gerçeğin, adaletin ve dünyadaki güçlerin kusursuz uyumunun tanrıçası Maât’ın simgelediği biçimde, evrensel dengeyi sağlamaktı. Bir firavun öldüğü zaman, Maât tehlikeye giriyor, kaos egemen olmaya çalışıyor ve yalnızca yeni bir firavunun tahta çıkması, dünyanın, yarı-tanrıdan yaratılışı sırasında edinilen uyumu bulmasına ve evrensel dengeyi kurmasına olanak sağlıyordu. Ayrıca firavun, Güneş’in doğuşunu ve Nil’in taşkınlarındaki düzenliliği sağlayan kişiydi. Tanrılar katında insanın tek temsilcisi sayıldığından (din adamları yalnızca firavunun temsilcileriydiler), tapmaklardaki kabartmalarda dinsel törenleri uygulayan kişi hep firavun olarak canlandırılmıştır.

Yaşayan Tanrı mı, Devlet Başkanı mı?

Dinsel törenlere, dev heykellere ve kralın propagandasını yapmak için oluşturulmuş metinlere bakılırsa, Mısır halkının gerçekten firavunlarını yeryüzünde yaşayan bir tanrı saydıklarına inanılabilir. Oysa, anlatılandan ve tarih yıllıklarından, bu görüşün doğru olmadığı anlaşılır: Uyruklarının gözünde kral, eylemlerine bakılarak yargılanan bir insandır ve her insan gibi yanılgıya düşebilir. Yönetimde yükümlülüklerinin bir bölümünü vezirine aktarmıştır ama, her alandaki (adalet, güvenlik, ordu,iç ve dış siyaset) karar verme ayrıcalığı ondadır.

Dolayısıyle resmi ideolojinin, firavunu tanrısal özellikli ve doğaüstü güçlü bir varlık olarak tanıtmasına karşın, halkının ona bütün güçleri elinde toplamış bir devlet başkanı gözüyle baktığı söylenebilir.

Hadi Paylaş!Share on FacebookTweet about this on TwitterShare on Google+Share on RedditPin on Pinterest

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.