Halk Edebiyatı Sanat Anlayışı Dünya görüşü Dil ve Anlatım

Halk Edebiyatı Sanat Anlayışı

Kökü çok eskilere uzanan ve temel niteliği “sözlü”, “ulusal” bir edebiyat geleneği olan Halk edebiyatı sanatçısı, “hüner ve marifet” göstermek gibi bir amaç benimsemez; gözlemlerini, izlenimlerini duygu ve düşüncelerini içten bir dille, biraz da savrukça yansıtmakla yetinir. Bir başka deyişle, titiz bir şiir işçiliği görülmez Halk şiirinde. Ayrıca ayrıntıya da pek o denli önem vermeyen halk ozanı, gereçlerini ve tekniğini sözlü gelenekte hazır bulur. Başlangıçta ustalarının şiirini sazı eşliğinde seslendirir, ustalık aşamasına erişince de kendi duyarlığını şiire dökmeye başlar. Bununla birlikte, gene de ustalarından pek çok alıntı yapar ve bu alıntıları kendi malı gibi gösterir. “Anlaşılmak” isteyen halk ozanı, söz ve anlam sanatlarına pek yaslanmaz; bununla birlikte kimi zaman yönlendirici uyaklar kimi zaman da kalıplaşmış deyişler, şiirinin örgüsünde belirleyici öğeler durumuna geçer.

Halk Edebiyatı Dünya Görüşü

Halk edebiyatı sanatçılarının dünya görüşü ya “mistik” ya da “doğacı” bir nitelik gösterir. Tekke edebiyatı, temelde tasavvuf ilkelerine bağlıdır; tekke ozanı için de amaç, Tanrı’nın birliğine erişmek, Tanrı’da kendi varlığını eritmektir. Bunu şiirinde verirken, bağlı bulunduğu tarikatın genel ilkelerini de gözetir. Dünyanın gelip geçiciliği, insanın Tanrı’nın yarattıkları arasında seçkin bir yerinin bulunması, gerçek mutluluğun tanrısal düzende varolabileceği, insanın insana kulluğunun hoş görülemeyeceği, insan sevgisinin tanrısal sevgiye varmada önemli bir aşama oluşturması gibi düşünceler, tekke ozanının dünya görüşündeki temel ilkeleri arasında sayılabilir. Âşık edebiyatındaysa, doğacı bir dünya görüşünün benimsendiği görülür. Yani âşıkların dünya görüşü, içinde yaşanan dünyadan ve onun nimetlerinden kaynaklanmaktadır. Âşık, gerçek güzelin ve güzelliğin peşindedir; yaşamın acı ve tatlı yönlerini doğal ve canlı dille anlatmayı temel ilke edinmiştir; doğaya tutkundur, doğal güzellikler karşısında duyduğu hayranlığı, coşkuyu her fırsatta dile getirir. Aşk, yaşama bağlılığın temel göstergesi durumundadır âşıklarda Aşksız bir yaşam, âşık geleneğinin doğasına aykırıdır. Bu nedenle gerçek aşk, maddi aşk, yaşanan aşk vardır saz şiirinde. Âşık, sevgilisinin ilgisizliğinden, kendisinin gurbette oluşundan, vb. durumlardan yakınsa da, sevgilisine kavuştuğunda ondan “murat almasını” da bilir. Toplumsal bir yazgı olan gurbet de, uğradığı doğal felaketler de, yiğitlik gösterisi olarak değerlendirdiği savaşlar da, kimi zaman acımasızlaşan toplumsal ve siyasal baskılar da âşığı yaşamaktan vazgeçirememiştir. Çünkü âşık için yaşam her şeye karşın güzeldir ve kesinkes yaşanmalıdır.

Halk edebiyatı Dil ve Anlatım

Halk edebiyatı, halkın konuştuğu günlük dille oluşturulmuştur. Bununla birlikte, Tekke edebiyatının diliyle Âşık edebiyatının dili farklılık gösterir. Tekke edebiyatı, tasavvuf düşüncesiyle İslamlığı temel aldığı için, yer yer İslam din ve kültüründen gelen sözcüklere, tamlamalara açılmış, özellikle mazmunlar Tekke edebiyatının dilini biraz zorlamıştır. Âşık edebiyatındaysa dil oldukça yalındır, yer yer bölgesel özellikler bile gösterir. Doğaçtan şiir söyleyen âşıkların, özenti ve yapmacıktan uzak bir dilleri ve anlatımları vardır; çeşitli söz ve anlam sanatlarından bilinçlice yararlanmazlar, şairanelikten olabildiğince uzaktırlar. İmgeler yalın, simgeler de kolay anlaşılabilir bir nitelik gösterir Âşık şiirinde.

Ölçü: Halk şiirinde hece ölçüsü kullanılmıştır; parmak hesabı da denen hece ölçüsünde (5 ile 16 heceli kalıplar) dize’erdeki hece sayısı göz önüne alınır.

Hadi Paylaş!Share on FacebookTweet about this on TwitterShare on Google+Share on RedditPin on Pinterest

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.