Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Özellikleri Nelerdir?

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Özellikleri Nelerdir? Sözleşme, daha önce de belirtildiği gibi, özellikleri olan bir sözleşmedir. Bu özelliklerden bazıları, aşağıda sıralanmıştır.

Sözleşme Bireyi Uluslararası Hukukta da Hak Sahibi Yapmıştır. Sözleşme, şimdiye kadar yapılanlardan farklı olarak, Uluslararası hukukta yeni gelişmelere yol açan bir sözleşmedir. Sözleşme, hukuk tekniği açısından uluslararası bir andlaşmadır. Bu sözleşmeyi imza eden devletler, bazı yükümlülükler altına girmişlerdir. Bu sözleşmenin özelliği, alışılmışın dışında, bireylere bazı haklar tanımış olmasıdır.

Sözleşme bireye, haklarını çiğneyen devlete karşı İnsan Haklan Komisyonuna başvurabilme yolunu açmıştır. İç Hukuk açısından, Devletin, insan haklarını çiğnemesinden dolayı davalı olarak mahkeme önüne çıkarılması, hukukun üstünlüğü ilkesinin egemen olduğu demokratik ülkelerde yadırganan bir durum değildir. Buna karşın, insan haklarının çiğnenmesinden dolayı devletin uluslararası yargının önüne çıkarılması, uluslararası adaletin, ulusal adalete benzetilmesi ancak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile sınırlı bir biçimde gerçekleştirilmiştir. Böylece birey, uluslararası hukukta da hak sahibi durumuna gelmiştir.

Bireysel Başvuru Hakkı Sözleşmenin Belkemiğidir

Bireysel başvuru hakkı, Sözleşme ile getirilen denetim sisteminin en önemli parçasıdır. Bu yolun işleyebilmesi için, yakınılan devletin, bireysel başvuru konusunda Komisyonun yetkisini bir bildirimle tanımış olması gerekir. Sözleşme, bireysel başvuru yolunu devletin isteğine bırakmıştır. Böyle olmakla birlikte, bugüne kadar tüm devletler bireysel başvuru yolunu tanımıştır. Buna karşın, ikinci bir denetim yolu olan devlet başvurusunda, yakınılan devletin, Komisyonun yetkisini tanımasına gerek yoktur. Sözleşmeci devletler, bu yetkiye kendiliklerinden sahiptirler. Bireysel başvuru, sözleşmeci devletlerin, temel hak ve özgürlüklere daha saygılı olmalarını sağlayan hukuksal bir yoldur. Bu yol ile kişi, devlete karşı etkin bir biçimde korunabilmektedir.

Ortaklaşa Güvence, Devlet Başvurusu

Sözleşmenin temel özelliklerinden biri de, ortaklaşa güvence olarak da tanımlanan, devlet başvurusu mekanizmasıdır. Sözleşme ile güvence altına alınan hak ve özgürlüklerin korunmasından, her sözleşmeci devlet tek tek sorumlu tutulmuştur. Her sözleşmeci devlet, diğer sözleşmeci devletlerin Sözleşmeye saygılı olup olmadığını denetlemekle yükümlüdür. Bu yükümlülük, yalnız kendi vatmdaşlarını veya kendi çıkarlarını koruma amacına yönelik değil, Sözleşmenin uygulama alanı içinde bulunan herkesin haklarına ve genel olarak da, Sözleşmeye saygı gösterilmesi amacına yöneliktir.

Böylece, Sözleşme ile bir «Avrupa kamu düzeni» oluşturulmaktadır. Bu nedenle, Sözleşmenin getirdiği güvence sistemi devletlerin öznel haklarına, ya da karşılıklılık ilkesine dayanmaz. Bu durum, uygulamaya bakıldığında, bir çok devlet başvuruları ile ilgili Komisyon ve Divan kararlarında açıkça görülür.

Hukuksal durum böyle olmakla birlikte, uygulamada devletler, ya siyasal bir baskı aracı olarak, ya da dolaylı da olsa, uyruklarının veya kendilerinin çıkarlarını korumak için bu yola başvurmaktadırlar. Devlet başvuruları, siyasal amaçlı başvurulardır.

Sözleşmenin Sağladığı Güvence İkincildir

Sözleşmenin benimsendiği düzende, insan haklarının, iç hukukça korunması asildir. Uluslararası koruma, ikincil niteliktedir. Bu nedenle, bireyin sözleşmenin öngördüğü güvenceden yararlanabilmesi için, iç hukuk yollarını tüketmesi gerekecektir. Sözleşmenin öngördüğü koruma, tamamlayıcı bir korumadır.

Sözleşme organları, sözleşmeci devletlerin yargı organlarının, yasaları doğru uygulayıp uygulamadığını denetleyen kuruluşlar değildir. Sözleşme organlarının devreye girmesi, ancak sözleşme ile güvence altına alınmış olan bir hakkın, ulusal mahkemeden çıkan bir kararla zedelenmesi durumunda söz konusu olur. Sözleşme organları, ulusal temyiz yerinin üstünde ikinci bir temyiz yeri değildir. Bunların görevi, sözleşme kurallarının çiğnenip çiğnenmediğini saptamaktır.

Sözleşme ile Sağlanan Haklardan Yabancılar da Yararlanır. Sözleşmenin bir özelliği de, sözleşme kurallarının, sözleşmeci devletin yalnız vatandaşlarına değil, yetki alanında bulunan yabancılara da uygulanabilmesidir. Sözleşmenin birinci maddesinde belirtildiği gibi, devlet, sözleşmede öngörülen hak ve özgürlükleri kendi yetki alanında bulunan herkese tanımak zorundadır.

Sözleşme, Temel Hakları Belirtmekle Kalmamış, Bazı Kısıtlamalar da Getirmiştir. Sözleşme, güvence altına aldığı özgürlüklerin, demokratik bir toplumda, sınırsız olarak kullanılamayacağı ilkesini benimsemiştir. Temel hak ve özgürlükler niteliklerine göre, ulusal güvenliğin, ülkenin ekonomik çıkarlarının, kamu sağlığının, genel ahlâkın, başkalarının hak ve özgürlüklerinin, ya da kamu düzeninin korunması, suçluluğun önlenmesi gibi nedenlerle kısıtlanabilecektir. Her hakkı düzenleyen madde, aynı zamanda o hakka getirilebilecek özel kısıtlamaları da belirtmiştir.

Sözleşme ayrıca, savaş, ya da ulusun varlığını tehdit eden diğer olağanüstü durumlarda, Devletlerin sözleşmeden doğan yükümlülüklerinden bir kısmını askıya alabilmelerine olanak sağlamıştır (m. 15). Buna karşın Sözleşme, hiç bir devlete, olağanüstü durumlarda bile, kişinin yaşama hakkına saygı gösterme yükümlülüğünden, ya da işkence ve kölelik yasağından veya suç ve cezaların hukukiliğinden kurtulma olanağı vermemiştir. Devletler olağanüstü durumlarda bile, bu haklara saygı göstermek zorundadırlar.

Sözleşme, 17. maddesi ile özgürlükleri yok etme özgürlüğünü de yasaklamıştır. Sözleşme ile sağlanan hakların, sözleşmenin temelini zedelemek amacı ile kullanılması durumunda, bazı haklar devletçe kısıtlanabilecektir. Bu madde bir bakıma sözleşmede yer alan hakların kötüye kullanılmasını önleme amacı gütmektedir. Unutulmaması gereken bir nokta, devletin de bu maddeyi kötüye kullanmasının önlenmesidir. Bunun için sözleşmede, kısıtlamaların uygulama alanını, sınırlayan kurallara da yer verilmiştir. Sözleşmenin 18. maddesinde kısıtlamaların amacı dışında kullanılmayacağı ve 14. maddesinde de sözleşme kurallarının uygulanmasında ayırım yapılmaması öngörülmüştür. Ayırım yapmama, kısıtlamaların uygulanmasını da içermektedir.

Sözleşmeye göre, insan haklarının korunması, İnsan Hakları Komisyonu, İnsan Hakları Divanı ve Bakanlar Komitesi tarafından sağlanmaktadır. Komisyon ile Divan, İnsan Haklarını korumak amacı ile sözleşme tarafından kurulmuştur. Bakanlar Komitesi ise, Avrupa Konseyinin genel karar organıdır. Sözleşme ile Bakanlar Komitesine de, İnsan haklarını koruma ile ilgili bazı görevler verilmiştir.

İnsan Haklarının korunmasında, ilk başvuru yeri olan İnsan Hakları Komisyonu, soruşturma ve inceleme organıdır. Komisyonca esas hakkında hazırlanan raporun, şikayet edilen devlet için uyulması zorunlu karar durumuna gelebilmesi için, siyasal bir organ olan Bakanlar Komitesince uygun bulunması, ya da yargısal bir organ olan Divana götürülmesi ve konunun Divanca karara bağlanması gerekir. Bakanlar Komitesi, Komisyon raporu üzerine aldığı kararların, ya da Divanca alman kararların, ilgili devletlerce yerine getirilmesini sağlar.

Hadi Paylaş!Share on FacebookTweet about this on TwitterShare on Google+Share on RedditPin on Pinterest

Comments

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.