Fransa Kralı Louis XIII Hayatı

Fransa kralı (Fonlainebleau, 1601-Saint-Germain-en-Laye, 1643). Henri IV ile Marie de Medicis’nin oğ­lu olan Louis XIII, babasının Mayıs 1610’da öldürülmesi üstüne henüz do­kuz yaşındayken kral oldu. Aynı gün, Paris parlamentosu Louis’nin annesi Marie de Medicis’yi naibe ilan etti. Marie de Medicis, kralın erginlik ça­ğma ulaştığı 1614 yılına kadar bu gö­revi yürüttü ve gerçekte 1617’ye ka­dar yönetimi sürdürdü.

Marie de Medicis, tasasız, inatçı ve dar kafalı bir kadındı, iktidar canlısıydı ama yönetim konusunda beceriksiz­di; kısa sürede Henri IV’üıı bakanla­rını, özellikle de Sully’yi 1611’de gö­revinden aldı. Gerçekte, Marie de Me­dicis “süt kardeşi” Eleonora Galigaı ve eşi Concino Concini’nin etkisinde kalıyordu. Goncini, 1610’da Ancre markisi yapılmış, Normandiya valisi olmuş ve eline silah almadan Fransa mareşali ilan edilmişti. Paraya ve şe­refe susamış olan bu çift, Fransa’nın siyasal hedefini değiştirdiler. Fransa, Ispanya’ya yaklaştı. Louis XIII ile An­ne d’Autriche’in evlendirilmesi de bu yeni eğilimin en açık belirtisi ol­du.

Ama tepkiler ortaya çıkmakta gecik­medi. Dinleri konusunda kaygıya ka­pılan Protestanlar büyük bir toplantı yaptılar ve kendilerini güvence altına almaya giriştiler. Öte yandan. Ulular (yüksek soylular), naiplikten uzak tutulan soylu prensler, evlilikdışı kral çocukları, büyük aileler, ancak bol pa­ralarla susturulabiliyorlardı. Böylece, Sully’nin sabırla biriktirdiği hazine eriyip gitti. Bunun üstüne Ulular ye­niden harekete geçtiler ve “Etats generaux”nun toplanmasını istedi­ler.

Ekim 1614’te toplanan “Etats generaux” sınıflar arasındaki çatışmadan ötürü eli kolu bağlı kaldı ve mali so­runa çözüm getiremedi. 1616’da Ulu­lar yeniden ayaklandılar ve Marie de Medicis, Conde’nin Meclis’e girmesi­ni sağladıktan sonra tutuklanmasını buyurdu. Kardinal Richelieu de Concini tarafından Meclis’e katılmak üzere bu dönemde seçilmişti. Annesi tarafından yönetimden uzak tutulan genç kral Louis XIII, Concini’ nin küçümseyici tavırlarına katlana­maz olmuştu. Dostluk kurduğu genç soylu Charles d’Albert de Luynes ile, Concini’nin ortadan kaldırılmasına karar verdiler. Concini 1617’de öldürüldü. Tutuklanan Eleonora Galigai’ de bir büyücü gibi yakıldı. Bu arada ana kraliçe Blois’ya sürgün edildi ve Concini’nin adamları da görevden uzaklaştırıldı. Bunların arasında Richelieu de vardı.Gerçekte Luynes de Concini kadar paraya ve şerefe susa­mış biriydi. Ama siyasal açıdan daha usta olduğu için yönetmesini biliyor­du.

Marie de Medicis’nin de katılmasıy­la Ulular yeni bir ayaklanmaya giriş­tiler. Bu kez ayaklanma çarpışmala­ra neden oldu. Ama sonunda genç kralın annesiyle arası düzeldi. Bu ko­nuda Richelieu aracılık etmişti. Bir sü­re sonra Güneybatı’da Protestanlar yeniden ayaklandılar ama mücadele­den yenik çıktılar (1620-1621). Bu sa­vaş sırasında Luynes apansızın ölü­verdi. Louis XIII bazı başarılardan ve Montpellier önlerindeki bir başarısız­lıktan sonra, Protestanların önderi Rohan ile görüşmeye oturdu ve Nantes fermanını onayladı (1622). Ama hükümdar ülkeyi tek başına yönetemiyordu ve çevresindeki sıradan kişiler kendisine hiçbir yardımda bulunamıyorlardı. Akıllı ama çekingen, yürek­li ama sağlığı elverişsiz, inançlı ama kaygılı bir kişi olan kral, platonik dost­luklar arıyordu. Bu tür yakınlıkları, Matmazel de la Fayette’de buldu. Sevgiden yoksun çocukluğunu unutmak, kardeşi Orleans dükü Gaston’un ve karısı Anne d’Autriche’ in entrikalarına karşı koymak için bu dostluklara sığındı.

Richelieu’nün Bakanlığı

Louis XIII kral olmaya hazırlıklı biri değildi ve siyasete pek az ilgi gösteri­yordu. Gene de, 1622’de kardinal olan ve Marie de Medicis tarafından 1624’te yeniden Meclis’e getirilen Richelieu’nün değerini anlamakta gecik­medi. Richelieu’ye karşı sonsuz bir gü­ven besledi ve kendisini sonuna kadar destekledi. Sonunda kralın yönetimiy­le Richelieu’nün bakanlık yönetimi iç içe girerek tek bir yönetim durumuna geldi.

Bu iki kişi arasındaki uyum ve anlaş­ma, özellikle ana kraliçenin. Orleans dükü Gaston’un ve Anne d’Autriche’ in sarayda çevirdikleri sayısız oyuna ve öbür entrikalara karşı koymaları­nı sağladı.

1630‘da Richelieu’nün dış siyasetine karşı olan, sofuların desteklediği Ma­rie de Medicis, kardinali görevinden uzaklaştırmayı düşünüyordu, ama kral, kardinale olan güvenini bir kez daha ortaya koydu (Kasım 1630). Ma­rie de Medicis daha sonra sürgüne gönderildi ve Orleans dükü Gaston da Lorraine’e kaçtı. Louis XIII artık be­lirgin bir biçimde yolunu seçmişti. Cinq-Mars’ın düzenlediği darbede de tumumunu bir kez daha gösterdi, îspanya ile birlikte kendine karşı ayaklanan bu genç dostunu ölüme gönderdi (1642).

Büyük oğlu Louis (Louis XIV), evlen­dikten uzun bir süre sonra dünyaya geldi (1638). Bir süre sonra da ikinci oğlu Philippe doğdu (1640). Böylece Louis XIII Orleans dükü Gaston’u ke­sinlikle saf dışı bırakmış oluyordu. Çünkü artık kendinden sonra tahta çı­kacak oğulları vardı. Louis XIII, Richelieu’nün ölümünden sonra da ona bağlı kaldı. Kardinalin siyasetini izledi ve adamlarını yerle­rinde bıraktı. Bunlar arasında Mazarin’in yıldızı parlamaya başlamıştı. Kral, Richelieu’den altı ay sonra öldü. Naiplik konusunda vasiyeti vardı. Çünkü geleceğin Louis XIV’ü o tarih­te henüz beş yaşındaydı.

Hadi Paylaş!Share on FacebookTweet about this on TwitterShare on Google+Share on RedditPin on Pinterest

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.