Fransız ozanı Mallarme Hayatı ve Eserlerinin Özellikleri

Fransız ozanı Mallarme (Paris, 1842-Valvins, Seine-et-Marne, 1898).

Beş yaşındayken annesini yitiren Stephane Mallarme, sekiz yıl yatılı okuduktan sonra 1860’ta lise öğreni­mini tamamladı. Daha sonra memur olarak atandığı Sens’a gitti. Ondaki Baudelaire hayranlığı bu dönemlerde ortaya çıktı. Yirmi yaşındayken gitti­ği Londra’da fransızca öğretmenliği yaparak yaşamını sürdürmeye çalış­tı. Fransa’ya döndüğünde, önce Tournon, sonra da Avignon’da İngilizce öğ­retmenliği yaptı. Bu arada Baudelaire’den esinlenerek birçok şiir kaleme aldı, Herodiade’ı yazmaya başladı ve düzyazı türünde metafizik bir anlatı olan îgitur’ü (1867) oluşturdu. 1871’de Paris’e atandı, 1874’te La Derniere Mode adlı bir dergi kurdu. 1876’da L ‘Apres-midi d’un faune (Bir Kır Perisinin Öğleden Sonrası) adlı ya­pıtını yayımlaması, Huysmans’m, ro­manlarından birinde kendisiyle ilgili olarak bir övgü yazısı kaleme alması

(1883) ,Mallarme’nin ününün başlan­gıcı oldu; genç simgeci ozanlar onu us­taları olarak kabul ettiler. Verlaine’ in ölümünden sonra da “ozanların prensi” adıyla anıldı.

Eserlerinin Özellikleri

Mallarme’nin yapıtları arasında, ıs­marlama filoloji incelemeleri dışında, Edgar Allan Poe’nun şiirlerinin kusur­suz bir biçimde fransızcaya çevirisi (1888); Divagations (1897) başlığı al­tında bir araya getirilmiş çeşitli ede­biyat eleştirileri, on iki düzyazı şiir (Le Phenomene futur [Geleceğin Olgusu]; Le Demon de 1 ’analyse [Çözümlemenin Şeytanı]; Le Nenuphar blanc [Beyaz Nilüfer]; vb.); Quelques medaillons et portraits en pieds; Fransız ve dünya edebiyatında önemli bir yer tutan, yüzlerce dizenin yer aldığı Poâsies (Şi­irler; kesin biçimini yazarın ölümünden.sonra 1913 baskısıyla aldı) sayı­labilir. Serbest uyaklı uzun bir şiir olan Un coup de des jamais n ’abolira le hasard (Bir Zar Atımı Raslantıyı Hiçbir Zaman Ortadan Kaldırmaz, 1897) eleştirmenler tarafından bir başyapıt olarak gösterilir. Le Tomheau dAnatole (Anatole’ün Mezarı) ise ölen oğlu üstüne yazdığı bir me­tinler derlemesidir.

Biçim açısından Parnasse akımı doğ­rultusunda olan ve Baudelaire’den esinlenerek yazdığı ilk şiirlerinde bi­le kendine özgü temalara (“kötü oldu­ğu için” gerçeğin reddedilmesi; sana­tın ideal ve mutlak dünyasına duyu­lan özlem) raslanır.

Daha sonra yazdığı Herodiade ve L’Apre-midi d’un faune’da Parnas­se akımı ile doğmakta olan simgecilik arasında bir bağ kurduğu görüldü. L’Apresmidi d’un faune’da titiz bir benzerlikler ve ritimler zinciri içinde, gölgeler ile aydınlık arasında geçen çift yönlü bir düşü (erotik ve edebi bir düş) işledi. Bu şiirlerin ardından, şi­irsel yetkinliğin en üst aşamasına ulaşmış olanlar geldi; Le Toast funebre (Theophile Gautier’ye); gerçek bir şiir sanatını ortaya koyan La Prosepour Des Eşseintes ve fransız diliyle yazılmış en güzel soneler (Dame sans trop d’ardeur…; Quandl’ombremenaça…; Le vierge, le vivace et le bel aujourd’hui; vb.). Bu şiirler kapalı ve an­laşılmaz oluşlarıyla bazı eleştirilere uğramıştır ama, yazmak eylemine bü­yük önem veren Mallarme’nin sürek­li kullanılarak değerlerini yitirmiş söz­cüklere daha arı anlamlar kazandır­mak amacıyla, daha ince, anlaşılma­sı daha güç sözcük, deyiş bileşimleri­ne başvurmasını kimi eleştirmenler de son derece doğal ve yerinde bir davranış olarak değerlendirmişlerdir. Mallarme’nin çeşitli imgeler, benzer­likler, uyumlarla sözcüklerin gizli kal­mış kökenlerine başvurduğu görülür. Ozanın amacı artık nesneleri adlan­dırmak değil, ama onların görüntüsü­nü, imgesini sezdirebilmektir; böylece, okurda çağrıştırılan nesnelerin katı­şıksız bir kavramını oluşturmaya ça­lışır.

Hadi Paylaş!Share on FacebookTweet about this on TwitterShare on Google+Share on RedditPin on Pinterest

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.