James Joyce Kimdir? Eserlerinin Özellikleri Nelerdir?

İrlandalı yazar (Dublin, 1882 – Zürih, 1941).

Seçkin ama yoksul bir Katolik ailesi­nin çocuğu olan james joyce, cizvitlerin yönettiği Belvedere College’a 1893’te girdi ve büyük yeteneğiyle, çarpıcı konuşmasıyla, garip giyinişiy­le hemen dikkati çekti. 1904’te Nora Barnacle’la tanışan joyce birkaç ay sonra onunla birlikte İngilizce öğret­menliği yapacağı Trieste’ye gitti.james joyce

James joyce Paris’te, Odeon caddesinde, kitapçı Adrienne Monnier ile birlikte.

Joyce Eserlerinin Özellikleri

Joyce, sanki ardında evrensel bir düzenlenmişlik bulmak ister gibi durma­dan çalışmaya koyulmuştu, zamanı dondurmak istiyordu. Chamber Musıc’de (Oda Müziği, 1907) çağların so­nu hareketsiz anlarla çakışıyordu; Dubliners’da (Dublinliler, 1914) ken­ti istila eden ölümdü bu; Dedalus ya da Sanatçının Bir Genç Adam Olarak Portresi’nde (A Portrait of the Artist as a Young Man, 1916) özyaşamın geçtiği yollan izliyordu. Dublin, geç­mişin derinliklerine battıkça, özlem, bütün seçkinliği ve gücü kazandırıyor­du ona. joyce, bellek ile hayalgücü dünyasını sürekli olarak karşılaştır­mak gereksinimi duyuyordu. Savaş yüzünden Zürih’te yerleşmek zorunda kaldı. 1920’de Paris’e geçti, Ezra Po­und ve Valery Larbaud ile karşılaştı. 1922’de Ulysses yayımlandı ve joyce uluslararası bir üne kavuştu.

Dünya edebiyatının bu başyapıtı, sim­gelerin ve anıştırmaların art arda ge­lişi biçiminde düzenlenmiştir ve çeşitli yerleri, karşılaşmaları, kişileri ele alan bir temalar ve çeşitlemeler dü­zenini dile getirir, joyce, bazıları en büyük çağdaş yazarlar tarafından be­nimsenen birçok yazı ve kompozisyon tekniği ortaya koyar. İlki Larbaud’nun 1922’de verdiği konferans olan sayı­sız çözümleme, bu kitabın anlaşılmaz ve garip gelen yanlarını bir ölçüde azaltmıştır.

Odysseia’nın modern bir yazılışı olan bu roman, gerçekliği bütün yanlarıy­la birleştirebilen bir mit gibi, İrlanda’nın durumuna ve toplum, din, aile, es­tetik sorunlarına uyarlanmış bir des­tan, yani Ulysses’m destanı olarak or­taya konmuştur. Odysseia Musa’lara çağrıyla, Ulysses ise Tanrı’ya yönel­tilen çağrıyla bir dinsel tören gibi baş­lar. Bu kitap, Faulkner, Broch, Virginia Woolf,T.S.Eliot, Ezra Pound gibi çeşitli yazarları adeta büyülemiştir. Gözlerinin gittikçe daha az görmesi­ne karşın joyce, 1923’te, nerdeyse ölü­müne kadar üstünde duracağı ve ön­ce Work in Progress (İlerleyen Yapıt), daha sonra Finnegans Wake (Finnegan’ın Uyumadan Bekleyişi, 1939) adı­nı verdiği yapıtına başladı. Bu, bütün insan bilgilerinin ve dillerinin acı alayla dolu ve anlaşılması çok güç bir bireşimiydi. Burada sözcükler, “yal­nızca harflerin yığışımından değil, sözcüklerin yığışımından da kurul­muştu… sözcükler aynı zamanda, onun bitmemişliğini, başarısızlığını, dil üstünde bir düş olan Finnegans Wake ile bize önceden düşündürttüğü gerçek dönüşümü ayıran uzaklığı dil getiriyordu” (Michel Butor). Finnegans Wake, skandal yaratacak zaman bulamadı. Joyce, Saint-Gerardle Puy’e sığındığında savaş pat­lak verdi ve İrlanda’nın kendisini ka­bul etme önerisini geri çevirerek İsviçre’de kalma izni istedi ve bu ülkede güç koşullar içinde öldü.

Hadi Paylaş!Share on FacebookTweet about this on TwitterShare on Google+Share on RedditPin on Pinterest

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.