Osmanlı Meşrutiyete Doğru

Osmanlı Meşrutiyete Doğru, Abdülmecit’in ölümü üzerine tahta, Abdülaziz çıkmıştır. Padişah Abdülaziz (1861-1876) tahta çıkarken, 1839 ve 1856 Fermanlarına sadık kalacağını belirtmiş ve her iki fermanda yer alan vaatleri tekrarlamıştır. Vaadlerini kısa bir süre sonra unutan Abdülaziz, izlediği yönetim biçimi ve siyaset ile kısa sürede mutlakiyet ve istibdada yönelmiştir. Bu durum, Meşrutiyeti getirmek isteyenlerde, padişahın tutumuna karşı bir düşünce akımının doğmasına neden olmuştur. Abdülaziz’in keyfi yönetimini kısıtlayan, hükümeti ve yönetimi sürekli bir denetim altında tutan ve ulus temsilcilerinden oluşan bir Meclisin kurulması yönünde çabalar yoğunlaşmıştır.

Avrupada, 1867 de kurulan Yeni Osmanlılar Cemiyeti, bu akımın öncülüğünü yapmıştır. Bu dönemde, Şinasi, Ziya Paşa, Namık Kemal gibi yazarlar, Mehmet Fuat, Mehmet Emin Alî ve Ahmet Mithat Paşalar, Padişahın yetkilerini sınırlandırma yolunda çaba harcayanlar arasında yer alırlar.

Gerçi, Padişah Abdülaziz’in Fransa dönüşünde, Batı örneğine göre, yeni kurumların oluşturulması, bu arada Meclisi Ahkâmı Adliyenin kaldırılması, yerine, başında Ahmet Mithat Paşa’nın bulunduğu Şûrayı Devletin ve başında Ahmet Cevdet Paşa’nın bulunduğu Divanı Ahkâmı Adliyenin kurulmasını, meşrutiyete doğru atılmış birer adım olarak görenler de olmuştur. Bütün bu çabalar, monarşik rejimde bir değişiklik yapamamış, her şey kağıt üzerinde kalmıştır.

Abdülaziz’in tutumu karşısında, meşrutiyete gidilemeyeceği, meşruti bir anayasa ilân edilmedikçe, iç ve dış güçlüklerin önlenemeyeceği genel bir kanı haline gelmiş ve Padişahın halledilmesi yolları aranmıştır. Bakanlar Kuruluna, Şûrayı Devlet Başkanı Mithat Paşa’nın da girmesi ile, Abdülaziz’in tahtan indirilmesi konusunda Bakanlar Kurulu görüş birliğine varmış, Abdülaziz tahtan indirilerek yerine V. Murat Padişah olmuştur. V. Murat’ın tahta çıkışı nedeni ile yayınlanan Hattı Humayunda, meşrutiyete ilişkin her hangi bir söz yer almamış, diğer tanzimat fermanlarına benzeyen bir ferman olmaktan öteye gidememiştir.

I. Murat’ın sağlığının bozulması ve akıl hastalığı nedeni ile devlet işleriyle uğraşmaması ve Meşrutiyet ilânını geçiktirmesi kuşkusu, tahtan indirilmesine, Anayasa ve Meşrutiyete taraftar olduğunu açıklayan II. Abdülhamid’in tahta çıkarılmasına neden olmuştur. II. Abdülhamit tarafından ilk anayasa, 23 Aralık 1876’da ilân edilmiş ve böylece Tanzimat dönemi sona ererek, Meşrutiyet dönemi başlamıştır.
Tanzimat dönemi Hatü Hümayunlarının hiç birisinde, anayasa niteliği yoktur. Bunlar, sayıları sınırlı, aydınlar ve devlet adamlarınca, iç ve dış etkenlerle yapılması zorunlu görülen bazı yeniden düzenleme çabaları niteliğindedir. Bunlar, sadrazama yöneltilmiş, memlekette yapılması gerekenleri belirleyen ve bunların yapılması için «iradei şahanenin şeref sadır» olduğu Fermanlardır. Kısaca, Tanzimat döneminde her şey Padişahın arzusu ile olmuştur. Bu dönemin önemli olan yönü, devlet ve onu temsil edenlerin yetkileri üzerinde, onların keyfiliklerini önleyen üstün bir hukuk düzeninin kurulması yönünde adım atılması, ve siyasal sistemde değişiklik yapılması yönünde gelişen düşünce akımının başlamış olmasıdır.

Hadi Paylaş!Share on FacebookTweet about this on TwitterShare on Google+Share on RedditPin on Pinterest

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.