Henry James Kimdir? Hayatı ve Eserleri

A.B.D. kökenli İngiliz yazan (New York, 1843-Londra, 1916).

Soylulara özgü bir gelenekte yetişmiş ve Avrupa kültürü almış zengin bir bankacının oğlu olan Henry James, üç erkek kardeşi (bunlardan biri gelece­ğin pragmacı felsefecisi William james’tir) ve bir kız kadeşiyle birlikte son derece özgür bir eğitim gördü. Öğ­renimini daha sonra Cenevre, Bonn ve Paris’te sürdüren Henry James, çev­resinde kendi gibi yeni yetişmekte olanlar arasında yabancılık çekiyor ve sürekli olarak, yazgısını bir başkasınınkiyle değiştirmek istediğini, bu değiş tokuşta da kendisinin kazançlı çıkacağını söylüyordu. Yalnız ve içi­ne kapalı bir genç olan Henry James, daha bu dönemde oyunlar ve roman­lar yazmaya başladı.

Henry James

Henry James

1860’ta A.B.D’ne dönen Henry james, Boston, Newport ve Cambridge kent­lerinde yaşamını sürdürdü, önce re­sim, daha sonra da hukuk alanında kendine bir yol çizmeye çalıştı. On se­kiz yaşında geçirdiği bir kaza sonucu, bir sırt zedelenmesi geçirdi; bu du­rum. ondaki, başkalarından tümüyle “farklı” olduğu düşüncesini güçlen­dirdi. Ailesinden kalan miras nedeniy­le, bir meslek seçme zorunluğu duy­mayan Henry James kendini edebiyat çalışmalarına verdi ve 1875’te Avru­pa’ya yerleşti. Paris’te Flaubert, Zola, Maupassant ve Turgenyev ile bağlantı kurdu, daha sonra Londra’ya yerleşip zamanını edebiyat, sanat tar­tışmalarının yapıldığı salonlara gide­rek ve yapıtlarını hazırlayarak geçir­di.

Eserlerinin Özellikleri

Edebiyat yaşamı elli yıllık bir süreye (1865-1915) yayılan Henry james, ya­pıtlarında, peş peşe romantik, gerçek­çi ve doğalcı evrelerden geçtikten son­ra, hayranlık uyandıran ruhsal çö­zümlemelere yöneldi. Derinlemesine bir sanatçı kişiliğine sahip bulunan ve yaptığı işin anlamını çok iyi kavrayan (“yapıtlarım, benim kurtuluşumdur” diyordu) Henry james, Flaubert ve Proust gibi, romantizmin bulanık etki­lerinden ve doğalcılığın kalıntıların­dan giderek arındı.

Henry james’in yapıtlarında üslubun arılığı ve dengeliliği, konuşmaların ve çağrıştırmaların güzelliği uzun ve zor­lu bir yetkinlik arayışının ürünüdür. Kişileri, köklerinden koparılmış, geç­mişle şimdiki zaman arasında. Yeni Dünya ile Eski Dünya arasında pa­ramparça olmuşlardır (The Am bassadors [Büyükelçiler, 1903]), gerçekleşe­bilecek şeylere özlem duyarlar (The Beast in the Jungle [Ormandaki Hay­van, 1903]), sevgi ve sanat konusun­daki tutkularım tam anlamıyla ger­çekleştirmede yetersiz kalırlar. Henry james, açıklanmaktan çekini­len isteklerin çatıştığı ve gizlerinden arındığı kapalı ve gizemli dünyaları (Washington Square, 1881), yaşama­ya ve sevmeye susamış kadınların egemen olduğu bir evreni (The Wings of the Dove [Kumrunun Kanatları, 1902]) titizlikle betimlemiştir. İnsanın bilinçsizce yapılmış hareket­lerini araştırırken tümüyle değişik yol­lardan da olsa Dostoyevski kadar de­rinlere inebilmiş, onun gibi, psikana­lizin ilerde ortaya koyacaklarını sezmiş ve bunları önceden belirlemiştir. (What Maisie Knew [Maisie’nin Bil­dikleri, 1897]; The Spoils of Poynton [Poynton’dan Kalanlar, 1897]). Henry james, “iç konuşma” ve “ba­kış açısı” tekniğini kullanmasıyla yal­nızca Proust’un değil, joyce’un, Faulkner’in, Virginia Woolf’un ve yeni- romancıların öncüsü olmuştur.

Hadi Paylaş!Share on FacebookTweet about this on TwitterShare on Google+Share on RedditPin on Pinterest

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.