Türkiye Anayasalarının Karşılaştırmalı ve Genel Özellikleri

Türkiye Anayasalarının Karşılaştırmalı ve Genel Özellikleri. Anayasa, Devletin temel yapısını, kişilerin hak ve hürriyetlerini belirleyen temel yasa. Anayasalar, genel olarak ikiye ayrılır: Yazılı anayasalar, Yazılı olmayan anayasalar. Gerçek anayasa kavramına yazılı anayasalar daha uygundur. Ayrıca anayasalar, egemenliği bir hükümdara bırakmasına (monarşik anayasa), ulus ya da halka bırakmasına (demokratik anayasa) göre de ikiye ayrılır.

İlk yazılı anayasa, 1787’de uygulamaya konan ABD anayasasıdır; bunu 1791’de uygalamaya konan Fransız anayasası izlemiştir.

Türklerde ilk anayasa, 23 Aralık 1876’da uygulamaya konan Kanunu Esasi’dir. Gerçi daha önceki Senedi İttifak (1808) ve Tanzimat Fermanındaki 839) da kişilerin hak ve özgürlükleri belirlenmiştir; ama bu yasalar, devletin kuruluş vbe işleyişine değinmediklerinden, bir anayasa sayılamazlar.

İlk Türk anayasası Kanunu Esasi: 119 maddeden oluşan Kanunu Esasi, hukuk açısından var olmasına karşın, pek uygulanmayan bir anayasa oldu.

Kanunu Esasi’ye ilk önemli değişiklikler 1909’da getirildi; ama bu değişikliklerle egemenlik, saltanat ve hilafet makamından alınarak ulusa verileceğine, iktidarı elinde tutan İttihat ve Terakki Partisi’ne veriliyordu. Kanuni Esasi’ye 1914’te getirilen değişiklikler de, iktidar partisinin meclis egemenliğini sağlama amacına hizmet ediyordu.

Birinci Dünya Savaşı ndan yenik çıkan Osmanlıtoplumu, yurtta egemen olan saltanat ile hilafeti de denetimine alan bir yabancı egemenliğinin ortaya çıkması üstüne, ulusal egemenlik konusunda bilinçlenmeye başladı; bunun sonucu olarak Kurtuluş Savaşı’nın hızla sürdüğü bir dönemde, çok kısa da olsa bir anayasa hazırlanarak 20 Ocak 1921 ‘de ilan edildi: Teşkilatı Esasiye Yasası.

1921 Anayasası Özellikleri

24 maddeden oluşan Teşkilatı Esasiye Yasası’nın (ya da 1921 Anayasası) eksiklikleri, her biri birer anayasa hükmü sayılabilecek yasa, kararname ve kararlarla giderilmeye çalışıldı. 1921 Anayasası “hâkimiyet bilakaydü şart milletindir. İdare usulü, halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir” (madde 1) demesine karşın, yaşanan dönemin nazikliği nedeniyle, devlet biçiminin cumhuriyet olduğunu ya da olacağını söylemiyordu; bu anayasada devlet başkanlığı makamı da yoktu. Ancak, 29 Ekim 1923’te, Teşkilatı Esasiye’nin bazı maddelerini değiştiren yasayla cumhuriyet ilan edildi ve cumhurbaşkanlığı makamı kondu.

1921 Anayasası olağanüstü bir dönemin gereksinmelerini karşılamak için çıkarıldığından, dar kapsamlıydı (sözgelimi, vatandaşların hak ve özgürlüklerinden söz edilmiyordu). Yurdunu düşmandan temizlemiş, cumhuriyeti ilan etmiş, yıkıntı halindeki yurdu çağdaş uluslar düzeyine çıkarma savaşma girişmiş genç Türkiye’nin, artık geniş bir anayasaya gereksinmesi vardı; bu amaçla anayasayı hazırlayacak bir komisyon kuruldu: Kanunu Esasi Encümeni. Komisyon, bazı yabancı devletlerin anayasalarını inceledi ve özellikle Polonya ve Fransız anayasasından yararlanarak 1924 Anayasası’nı hazırladı.

1924 Anayasası Özellikleri

Hazırlanması sırasında bazı yabancı anayasalardan yararlanılmasına, bazı kurallar örneksenmesine karşın, 1924 Anayasası, özgün bir Türk anayasasıdır; çünkü kurallar yabancı anayasalardan aynen alınmamış, kamu hakları bütünüyle yeniden düzenlenmiştir.

1924 Anayasası 105 madde ve ana konudan (temel kurallar, yasama görevi ve organı, yürütme görevi, yargı gücü, Türklerin kamu hakları ve ülke örgütü, memurlar, parasal konular, sayıştay ve anayasa değişiklikleri) oluşuyordu.

1924 Anayasası’na göre, meclis üye tam sayısının üçte birinin imzalı önerisi ve üçte ikisinin oyuyla anayasada değişiklik yapılabilecekti. Buna karşılık, ülkeye cumhuriyet yönetimini getiren maddenin değiştirilemeyecek tek madde olduğu vurgulanmıştı.

1924 Anayasası’nda, anayasaya aykırılığı etkili biçimde engelleyici bir yaptırım bulunmuyordu; bunun sonucu olarak, hukuk açısından olmasa bile, fiilen anayasaya aykırı yasalar çıkarılmış ve uygulanmıştır.

1924 Anayasası’nın en çok eleştirilen yanı, 1921 Anayasası’nın yasama yararına güçler birliği ilkesini kabul etmesine karşın, iktidardaki kişilerin ağırlığının hep yürütme gücünde olmaasını sağlamarı sonucu,bu ilkenin kuramdan uygulamaya geçirilmemesidir. 1924 Anayasası’na göre ağırlık -kuramda- yasamadadır. Tek meclisli olan bu yasama organı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’dir. Meclisin üyeleri (milletvekilleri) dört yıl için seçilir. Meclisin hükümeti denetleme ve düşürme yetkisi vardır. Yürütme gücü de meclisin elindedir; ne var ki meclis yürütme yetkisini cumhurbaşkanına ve onun seçeceği bakanlar kuruluna bırakmıştır. Özet olarak kuramda, yürütme ve yasama yetkileri mecliste toplanıyordu; ama uygulama her zaman anayasa doğrultusunda olmadı ve yürütme gücü yasamaya egemen oldu. 1924 Anayasası yargı yetkisini ulus adına bağımsız mahkemelere bırakmıştı; ama mahkemelerin bağımsızlığını sağlayan hükümler anayasaya konmamış olduğundan, yasa koyucunun ,yargı organlarının kararlarını etkilemesi olanaklıydı. 1924 Anayasası, kişi hak ve özgürlükleri açısından oldukça ileri bir anayasa olmasına karşın, bu konuda da yaptırım eksikliği bulunduğundan, anayasaya aykırı yasalar çıkarma ve uygulama kapıları kapalı değildi. Sonuç olarak, 1924 Anayasası kişilere birçok hak ve özgürlük getirmesine karşın, bunların gerçekleşmesi için gerekli yaptırımları içermemekteydi.

1924 Anayasası’nda sonradan önemli değişiklikler yapıldı. Sözgelimi, “Türkiye Devleti’nin dini, Islâmdır” cümlesi çıkarılarak (10 Nisan 1928), yerine Cumhuriyet Halk Partisi’nin simgesi olan altı oktaki cumhuriyetçilik, halkçılık, milliyetçilik, devletçilik, laiklik ve inkılapçılık ilkeleri kondu (3 Şubat 1937); 5 Aralık 1934’te, kadınlara da seçme ve seçilme hakkı tanındı; seçmen yaşı on sekizden yirmi ikiye çıkarıldı; anayasanın dili sadeleştirildiyse (15 Ocak 1945) de, daha sonra 24 Aralık 1952’de bir geriye dönüş yapılarak dil eski biçimine kondu; vb.

27 Mayıs ve 1961 Anayasası Özellikleri

27 Mayıs 1960 hareketinden sonra geçici bir anayasa getirildi: 12 Haziran 1960’ta çıkarılan yasayla, 1924 Anayasası’nın bazı maddeleri yürürlükten kaldırılırken bazıları da değiştirildi; 13 Aralık 1960’ta çıkarılan “Kurucu Meclis Teşkili Hakkında Kanun’la geçici anayasa oluşturuldu.

27 Mayıs 1960’tan sonra, ülke bir yandan geçici anayasayla yönetilirken, bir yandan da yeni bir anayasa gerçekleştirme hazırlıklarına başlandı. Hazırlanan anayasa halk oyuna da sunulduktan sonra, 9 Temmuz 1961 ‘de yürürlüğe girdi.

1961 Anayasası, geçici hükümler dışında bir “Başlangıç” bölümü ve 157 maddeden oluşuyordu. 1924 Anayasası’na oranla daha katıydı: Anayasa değişikliği önerisi yalnızca Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Senato üye tam sayısının üçte biri tarafından yapılacak ve her iki mecliste ayrı ayrı görüşülecekti (değişikliğin kabul edilebilmesi için, her iki mecliste üye sayısının en az üçte ikisinin onayı gerekliydi); anayasa değişikliklerinin meclislerde ivedilikle görüşülemeyeceği kuralı getirilmişti.

1961 Anayasası’nın başlangıç bölümünde 27 Mayıs Devrimi’nin meşruluğu, insan hak ve özgürlükleri, ulusal dayanışma, direnme hakkı, toplumsal gönenç amaçları belirlenmişti. Dili sade ve konuşma diline yakındı. Böylece, 1952’de yapılan geriye dönüş de ortadan kaldırılmıştı.

1961 Anayasası’nın temel özelliği her şeyden önce insan hak ve özgürlüklerini, kişilerin özgürlüklerini, gönencini ve güvenliğini korumayı amaç almasıydı; bununla birlikte, toplum ve toplumun yararları da gözden uzak tutulmamıştı.

1961 Anayasası’na göre devletin resmî ideolojisi yoktu: Çok partili yaşam, çeşitli düşünce akımlarına açık,demokratik, laik, toplumsal bir hukuk devleti benimsenmişti.

Türkiye Cumhuriyeti’nin yasama organı iki meclisten oluşuyordu: Millet Meclisi ve Cumhuriyet Senatosu. Millet Meclisi’nin yetkileri, iki gruptan (tabii üyeler ve kontenjan üyeleri) oluşan Cumhuriyet Senatosu’na oranla daha fazlaydı. Bu iki meclis birleşerek Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni oluşturuyorudu. Başka hiçbir organa devredilmeyen yasama yetkisi, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne verilmişti (yalnız, 1971 ‘de çıkarılan bir yasayla, bakanlar kuruluna “kanun hükmünde kararname” çıkarma yetkisi verildi; ama bu yetki, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin çıkaracağı yetki yasasından sonra kullanılabilecekti).

Yürütme organı cumhurbaşkanı, bakanlar kurulu ve yönetimden oluşuyordu (aslında yönetim, teknik ve hukuksal açıdan cumhurbaşkanı ve bakanlar kurulunu da içine almaktaydı).

1961 Anayasası, daha önceki anayasalardan farklı olarak, yasama ve yürütme güçleri arasında az da olsa bir ayrılık yaratmıştı; bir yandan Meclis’e hükümeti denetleme ve düşürme yetkisi verilirken, bir yandan da cumhurbaşkanına parlamentoyu feshetme yetkisi tanınmıştı. Ayrıca yargı organına da büyük önem verilmiş, gerçek bir yargı gücü kurmak için özen gösterilmiş, yargı gücünün bağımsız kalabilmesi için hükümler getirilmiş ve kurallar konmuştu.

1961 Anayasası’nda daha sonra önemli değişiklikler yapıldı: Eski Demokrat Partililere siyasal haklan geri verildi (6 Kasım 1969): Cumhuriyet Senatosu üyeliğinin süresi değiştirildi (1970); orman suçlularının bağışlanmasını yasaklayan madde kaldırıldı (1970); siyasal partilere devletin para yardımı yapması ve TBMM üyelerinin ödenek ve yolluklarının artırılması kararlaştırıldı (1971).

1971 yılında çıkarılan 1488 sayılı yasayla, 1961 Anayasasının 35 temel maddesi ve 9 geçici maddesi değiştirildi. Değiştirilen maddelerin en önemlileri arasında temel hak ve özgürlüklere ilişkin 11. madde, basın özgürlüğünü düzenleyen 22. madde, üniversiteleri düzenleyen 120. madde sayılabilir. Yapılan değişikliklerin önemli bölümü yargı etkinliklerine yönelikti ve bu konuda önemli düşünce ayrılıkları çıktı; tartışmalar yapıldı. 1973’te yapılan anayasa değişiklikleriyle de Devlet Güvenlik Mahkemeleri’nin kurulması, bu mahkemelerin konusuna giren olaylarda yargıç önüne çıkarılma süresinin yedi günden on beş güne çıkarılması ilkeleri getirildi.

1982 Anayasası Özellikleri

12 Eylül 1980’den sonra yeni bir anayasanın hazırlık çalışmalarına girişildi. Kumcu Meclis tarafından hazırlanan yeni anayasa 7 Kasım 1982’de halk oyuna sunularak kabul edildi ve 9 Kasım 1982’de Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi.

1982 Anayasası’nm birinci bölümünde “Genel Esaslar” başlığı altında, devletin biçimi, egemenlik, yasama, yürütme ve yargı yetkisi gibi konular düzenlendi. İkinci bölümde, temel hak ve ödevler, bunların sınırları, kişinin hakları ve ödevleri, düşünce özgürlüğü, basın özgürlüğü, mülkiyet hakkı, toplumsal ve iktisadi haklar, çalışma yaşamıyla ilgili hükümler, siyasal haklar ve ödevler belirlendi. Üçüncü bölümde, “Cumhuriyetin Temel Organları” başlığı altında, yasama, yürütme ve yargı organları ayrıntılı olarak düzenlendi.

1982 Anayasası’na göre yasama yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisi’nindir. Türkiye Büyük Millet Meclisi genel oyla seçilen dört yüz elli milletvekilinden oluşur. Yürütme organı cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kuru ölçüde artırılmıştır. Yargı yetkisi bağımsız mahkemelere aittir. “Hiçbir organ, makam, merci ve kişi, mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez.”

1982 Anayasası, Anayasa Mahkemesi’nin varlığını kabul etmiştir. Bu mahkeme, yasaların, yasa niteliğindeki kararnamelerin ve Türkiye Büyük Millet Meclisi içtüzüğünün anayasaya uyguluğunu denetlemekle görevlidir.

Hadi Paylaş!Share on FacebookTweet about this on TwitterShare on Google+Share on RedditPin on Pinterest

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.