İklim Nedir? Oluşumu ve Dünya İklim Özellikleri

Yeryüzündeki herhangi bir bölgenin ya da yerin, uzun bir süre içindeki or­talama atmosfer durumu ve söz konu­su durumun gelişimini yansıtan mete­oroloji olaylarının tümü.

İklim kavramı, yeterince uzun bir dö­nem boyunca ve belli bir bölge için at­mosferin ortalama durumunu nitele­yen öğeleri bir araya toplar. Birbirle­rini yakından etkileyen bu öğeler şöy­le sıralanabilir. Yere yakın tabakalar­daki sıcaklık; güneş alma; yağışlar; asmosfer basıncı; rüzgâr ve buna ek olarak iyonlaşma; havanın kimyasal bileşimi. Söz konusu öğeler, gök bilimsel (Yer’in kendi çevresinde ve Güneş çevresinde dönmesi, küreselliği, vb.) ya da coğrafi (kıtaların, okyanusların, topografyanın etkisi, vb.) nitelikli baş­ka etkenler tarafından da belirlenir. Ele alınan alanla orantılı olarak, iklim bilimci, kıtanın bir bölümünde, ik­lim kuşaklarını ve bölgesel iklimleri ya da yerel iklimleri veya özel bir coğra­fi etkenin sonucu olan mikro iklimleri inceleyebilir.

Sıcaklık Değişiklikleri Ve Sıcaklık Farkları

Dünya üzerinde iklimler

Dünya üzerinde iklimler

Toprakta, sıcaklık kolaylıkla saptana­bilir, aylık ve yülık olarak günlük or­talamaların hesaplanmasında yarar­lı olabüir. Atmosferdeki hava kütlele­rinin sıcaklığının kökeninde Güneş ışınları vardır. Sıcaklığın uzayda (en­lem ve boylamın etkisiyle) ve zaman­da (yaz-kış karşıtlığı) değişmesi nede­niyle,iklimler coğrafyasının ana çizgi­lerini belirlemeye büyük katkıda bu­lunurlar. Bu değişme başlıca üç etke­ne bağlıdır:

1. Işık Alma Süresi, enleme ve mev­simlere bağlıdır. Dönenceler arasın­da, hemen hemen bütün yıl boyunca değişmeyen bu süre yüksek enlemle­re doğru kışları azalıp yazları artarak değişiklik gösterir, kutuplarda da al­tı aylık gündüzle altı aylık gece, yılı ikiye böler.

2. Işımanın Şiddeti, toprağa ulaşan enerji miktarına bağlıdır. Işıma şiddeti, atmosferin soğurma gücüne, ışıma süresine ve özellikle Güneş ışıklarının toprakla yaptığı açıya (gelme açısı) bağlıdır. Bu açı, 90° ’ye yaklaştığı ölçüde (Güneş zenitte) aşılan atmosfer tabakası azalır ve ışıma şiddeti artar. Tersi bir durum söz konusu olduğunda, ışınlar yatık geldiği ölçüde, saçılan enerji zayıf ve dağınık olur. Karın büyük yansıtma gücüyle de birleşince, bu durum kutup bölgelerindeki ısı azlığını açıklar.

3. Güneş Alma Süresi, bir ay ya da bir yıl içinde Güneş’in gerçekten pa­rıldadığı saatlerin toplamıdır. Bu top­lam, astropikal çöllerde (Yuma’da, Arizona’da Güneş ortalama olarak 3.900 saat parıldar) yüksek, ekvator bölgelerinde ve yoğun bulutların gü­neş ışınlarının geçmesini engellediği yüksek enlemlerin okyanus kuşakla­rında düşüktür.

Sıcaklık, yalnızca bu ışınım etkenleri­ne bağlı olarak değil, ama hem kutup kökenli soğuk, ya da okyanus veya tro­pikal kökenli sıcak hava kütlelerinin dolaşımı etkisiyle, hem de deniz akın­tılarının ya da yükseltinin (sıcaklık her 100 m’de ortalama 0,5°C düşer) etkisiyle değişir. Sıcaklığın yüzeyde­ki dağılımı, kuşaklara ilişkin bir şema­ya çok az uyar. Kuşkusuz, enlemler yükseldikçe sıcaklık da azalır; bunun­la birlikte, ekvator bölgelerinin bulutluluğu ve kıtaların Kuzey yarıkürede daha çok toplanmış olmaları nedeniy­le, en yüksek yıllık sıcaklık ortalamalarının kesinlikle coğrafi ekvatorun kuzeyinde, ısı ekvatoru boyunca top­landığını belirtmek gerekir. Hatta ok­yanusların ısıl eylemsizliği nedeniyle,okyanuslar ve anlan çevreleyen okyanus bölgeleri, genellikle komşu karasal bölgelere oranla yazın daha serin, kışın daha ılıktır. Ayrıca deniz akın­tılarının orta ve yüksek enlemlerde kı­taların batı kıyılarının ısınmasına (sı­cak akıntılar), tropikal bölgelerdeyse soğumasına (soğuk akıntılar) yardım­cı olduklarım belirtmek gerekir. So­nuç olarak, okyanuslar sıcaklık dağı­lımında çok önemli rol oynayabilirler. Yıllık sıcaklık farkının incelenmesi, sı­caklık coğrafyasına önemli katkılarda bulunabilir. Ekvator kuşağında ve ok­yanusların kıyılarında zayıf olan sı­caklık farkı, bir yandan enleme bağh olarak, öte yandan da kıtaların içle­rine girildikçe artar.

dünya üzerindeki basınçlarBu ilk inceleme, mevsimlik ısı rejim­lerini belirleme olanağı veren aylık sı­caklık ortalamaları değişikliklerinin incelenmesiyle tamamlanır. Yüksek ve orta enlemlerde, aylık ortalama sı­caklıklar eğrisinin bir maksimum nok­tası (yarıküremizde temmuz) ve bir mi­nimum noktası (ocak) vardır. Ekvator kuşağında, yıllık salınmalar, ekinoksla­ra (ılım noktası) bağh alarak iki mak­simumdan geçer; oysa tropikal kuşak­lara doğru ikinci maksimum zayıflar ve dönenceler altında eğri artık bir tek maksimum (Güneş’in zenitten geç­mesi) ve bir tek minimum içerir.

Yağışlar

Yağışların incelenmesi, belli bir böl­gede yağışların yıllık ya da aylık top­lamları, biçimleri ve karların yüksek­liği göz önüne alınarak gerçekleştiri­lir. Bir hava kütlesindeki su buharı (mutlak nem), hem bu hava kütlesinin kökenine (kara, okyanus, vb.), hem de sıcaklığına bağlıdır. Gerçekten de, bir hava kütlesi ne kadar sıcaksa o kadar çok su buharı içerebilir: 14°C’taki 1 m3 hava en çok 12 gr su buharı içerir (doygun nemlüik); oysa aynı hava küt­lesi 30°C’taki 30 gr su buharıyla doy­gun hale gelir. Sözgelimi, bir hava küt­lesinin soğuması, bulutların oluşma­sıyla açıkça ortaya çıkan “su buharı­na doyma” olayım başlatır; bulutlar­daki su, artık gaz halinde değildir, in­ce damlacıklar ya da çok küçük buz billurları biçiminde asıltı halinde bu­lunmaktadır. Doyma olayının üç nede­ni vardır: Doyma, farklı sıcaklıktaki iki hava kütlesinin karışması sırasın­da, daha soğuk bir yüzeye (deniz akın­tısı, toprak) değerek atmosferin soğu­ması sırasında ve son olarak hava küt­lesinin yükselme ve genleşme nedeniy­le soğuduğu sırada gerçekleşir.

Bu so­nuncu durum, büyük hava hacimleri­ni ilgilendirir; bütün bol yağışların kö­keninde yer alır. Havanın yükselme­si, termodinamik (temel kesiminden ısınmış havanın kararsızlığı), ya da siklon (soğuk ve sıcak hava kütleleri­nin aynı doğrultuya yönelmesi) kökenli olabilir veya dağdan (sözgelimi, hava­nın bir dağ yamacı boyunca yükselmesi) kaynaklanabilir. Yağışların dü­şebilmesi için, bulutlardaki su damla­cıklarının ya da buz veya kar billur­lan kümelerinin yükselen hava akım­larının yerçekimini artık yenemeye­cek boyuta ulaşması gerekir. Yerinire yüzeyinde yağışların ortala­ma yüksekliklerinin sayımı, çok yağış alan üç ve daha kurak dört kuşağı be­lirleme olanağı verir. Başhca yağmur kuşaklan şunlardır: Ekvator kuşağı ve 40°-50° paraleller sırasında kalan or­ta enlemlerdeki iki kuşak. Kurak ku­şaklar da çok yüksek enlemlerde ve dönencelerin yakınlarında görülür. Ne var ki, üç olgu, kuşaklara dayanan bu sınıflamada değişikliklere yol açar: Kıta içlerindeki iyi korunmuş kesim­lerde kurak yörelerin bulunması; kı­taların cephelerini etküeyen ve deniz akıntılarının sonucu olan bakışımsız­lık (aşağı enlemlerde Batı cepheleri­nin kuraklığı, orta enlemlerde aynı cephelerin nemliliği).

Basınç

Atmosfer tabakasının toprak düzeyi­ne yaptığı basınç hep aynı değüdir. Eş basınç eğrilerinin birleştirilmesiy­le gerçekleştirilen basıncın yatay de­ğişikliklerinin haritası, deniz düzeyin­deki orta basınçlı (1 015 milibar) yer­lere oranla yüksek basınçlı alanları (ya da antisiklon alanları) ve alçak ba­sınçlı alanları ayırt etme olanağı ve­rir. Yüksek ve alçak basınç alanları hareketlidir, ama hep aynı yerde ye­niden alan oluşturma eğilimi göstere­rek belli “hava tipleri” yaratırlar (sözgelimi, İzlanda alçak basınç ala­nı).

Rüzgar

Birbirine yakın bölgelerdeki atmosfer basıncı farklarından doğan rüzgâr, yüksek basınç alanını boşaltıp alçak basmç alanmı doldurarak yüksek ba­sınç alanlanyla alçak basmç alanla- n arasındaki dengeyi yeniden kurma­ya çalışır. Bu ideal rüzgâr, gerçekte yüzey şekilleri üe Coridis gücünün et­kisinde kalır ve bu etkenler nedeniy­le Kuzey yarıkürede yüksek basınçtan sağma, düşük basmçlan soluna alır. Atmosfer dolaşımı genel şeması, bir yandan yüksek enlemlerdeki yüksek basınç kuşaklarından ve astropikal enlemlerden, öte yandan da alçak ba­smç kuşaklarından oluşur. Yer’in yü­zeyinde, bazı enlemlerde rüzgârlar belirli yönlerde eserler: Yüksek en­lendi yerlerde doğu yönünde (Coriolis gücünün etkisi); orta enlemlerde batı yönünde (Westerlies); Kuzey yarıkü­rede, alize rüzgârları güneybatı yö­nünde ve Güney yarıkürede kuzeyba­tı yönünde. Dikkati çekecek kadar dü­zenli olan bu rüzgârlar, büyük bur­gaçlara ve daha ender olarak da çok büyük kasırgalara yol açarlar (tropi­kal siklonlar).

Bu bölgesel dolaşıma bir de yükseklik dolaşımı (jet stream), hava kütleleri­nin Hinamizminin ya da mevsimlik iniş çıkışların (Kuzey yarıkürede tropikal havanın yaz mevsiminde 50. paralele kadar çıkması) sonucu olan bir merid­yen dolaşımı (kutup hava akıntısı) ve son olarak topografya engellerinin ve okyanusla kıtanın karşdaşmasının yol açtığı bir yerel dolaşım (yerel rüzgâr­lar, muson, imbat, vb.) eklenir.

İşte bütün bu etkenlerin birleşmesi, ik­limbilimciye iklim tiplerini belirleme olanağım sağlar.

Karasal İklimler

kategori mortcez ocak sıcaklık ortalaması(°C) tammuz sıcak­lık ortalaması(°C) sıcaklıkfarkı

(°C)

yağışlar

(mm/yıl)

bozlar Kiev (Rusya) – 5 19 24

615

soğuk Winnipeg (Kanada -17,4 20,2 37,6

501

okyanus Krakow (Polonya) – 3,9 16,6 20,5

870

Doğu Yamaçları Quebec (Kanada) -11,1 19,7 30,8

1 137

Ohotak (Rusya) -24 13 37

311

kurak Kaalinsk (Rusya) -11 22 33

118

Bazı İklim Verileri

kategori

yer

ocak ortalama sıcaklığı(-C)

temmuz ortala­ma sıcaklığı (°C)

sıcaklık

farkı

(°C)

yağışlar

(mm/yıl)

1

Antarktika

-39,5

– 7

32

II a

Leningrad (Rusya)

– 7

16

23

546

II b

Vertıoyansk (Rusya)

-48

13

61

146

III a

Brest (Fransa)

7

15

8

1 030

III b

Varşova (Polonya)

– 4

17

21

431

III c

Québec (Kanada)

-11

19,7

30,7

1 137

III d

Napoli (İtalya)

12

24

12

1 046

III e

Çung King (Çin)

9

31

22

1 040

IV a

Beşar (Cezayir)

8,6

32

23,4

43

IV b

Lima (Peru)

20,8

15,2

5,6

23

IV c

Kazalinsk (Rusya)

-11

22

33

118

V

Lagos (Nijerya)

27,2

25

2,2

2 324

VI

Nkongsamba (Kamerun)

22,8

21,2

1,6

2 685

VII

Davos (İsviçre)

– 3,7

11,8

15,5

1 313

 

Hadi Paylaş!Share on FacebookTweet about this on TwitterShare on Google+Share on RedditPin on Pinterest

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.