Japon Ressamı Hokusay Hayatı

Hokusay'ın Konodrai'nin Görünümü adlı yapıtı

Hokusay’ın Konodrai’nin Görünümü adlı yapıtı

Japon ressamı ve desencisi (Yedo [günümüzde Tokyo], 1760-Tokyo, 1849).

On sekiz yaşından otuz iki yaşma kadar (1726-1792) Katsukava Şunşo’ nun yanında çalışan Katsuşika Hokusay, ustasından,çalışırken el ve kol hareketlerini disiplin altına almayı öğrendi ve bunda o kadar yetkinleşti ki, zaman zaman izleyicide yaşam duygusunu uyandırma tutkusunun kendisini sürüklediği sarhoşluk kar­şısında eli, daha doğrusu fırçası yetersiz kaldı. Günün birinde, Hokusay’ın şogunun önünde kâğıt rulo­sunu yere serip üstüne mavi boya döktüğü, ardından bir horozu ayakla­rını kırmızı boyaya batırarak boyalı kâğıdın üstünde koşturduğu görül­müştür; daha sonra orada bulunan herkesin horozun boya üstünde kalan ayak izlerinin Tatsuata ırmağında sürüklenen sonbaharda kızarmış akağaç yaprakları olduğunu anlayıverdikleri söylenir.

İster fırtınalı bir denizi canlandırsın, ister hokkabazların marifetlerini, Hokusay’ın sanatının başlıca özelliği, yaşamdaki hızlı haraketleri en sinirli, en canlı biçimde yakalamasıdır. Hokusay, bu ustalığa ulaşmadan önce,Kano Masanobu (1434-1530) tarafından kurulmuş olan ve Çin geleneğine bağlı kalan Kano okulu­nun (XV. yy.) ve aynı dönemde Çin geleneğine karşı çıkarak, Mitsuoki ve Sotatsu gibi japon özellikleri taşıyan ulusal bir sanat yanlısı Tosa’nın oku­lunun aydınlığa kavuşturduğu bütün geleneksel teknikleri denedi. -Hiçbir şeyi, hatta Batı’yaözgü perspektif anlayışını bile göz önünde bulundur­maktan geri kalmadı. Hokusay’da yenilenme isteği ve çabası sürekli olarak vardı, buna bir de kaygıya kadar varan bir merak eşlik edi­yordu.

“Üslubu”nu ne zaman değiştirse, çalışmalarını değişik bir takma adla imzalardı (otuz kadar takma adı olduğu bilinir). Hokusay’ın yaşamı­nın sonuna doğru adının önüne Gvakiojin (desen delisi ihtiyar) sözcüğü­nün geldiği görülür.

Geç Ulaşılmış Başarı

Hokusay başarıya geç bir tarihte ulaştı. Bu kadar araştırma ve yenilik (japon ressamların zorunlu olarak kadın ve oyuncu resimleri yapma geleneğini ilk olarak Hokusay yıktı) çok kısa sürede etki yaratıp ilgi çeke­mezdi. Yaklaşık 1825’ten 1831’e kadar Fuji Yama’nın Otuz Altı Görünümünü yayımladı; yapıt ilgi uyandırmıştı, sanatçı on yeni levha için on değişik sahne daha yaptı. Bu yapıt, Hokusay’ın en ünlü estamplar dizisini oluşturur. Sanatçının bura­daki renk kullanımı, gözlenen görün­tüler üstünde etkili olan ışık oyunla­rına bağlıdır. Bu ışıklı değişimler izlenimci ressamları büyük ölçüde etkilemiştir.Aynı derecede ünlü olan, hatta belki de daha çok ilgi çeken Hokusay Mangva’ysa (Çoğalan De­senler) on beş albümden oluşur; bun­lardan on üçü 1817 ile 1848 yılları arasında, sanatçı henüz hayattayken yayımlandı. Söz konusu albümler, günlük yaşamdan alınma birçok sahne, bir mizah ve fantezi anlayışı içinde gerçekleştirilmiş ksilografiler içerir.

Yaklaşık 13 500 levhadan oluşan yapıtlarıyla Hokusay, japon kitap tarihinin en verimli resimlemecileri arasında yer alır. Sanatçı yetmiş yaşındayken, üç renkli (bir siyah ve iki gri) Fuji Yama’nın Yüz Görünümü albümünü yapmaya girişti. Yaşamı­nın sonunda yalnız ve yoksul kalan Hokusay, kendi eliyle oluşturduğu çizgi ya da noktanın, kısaca her şeyin, kendisi yüz yaşına basınca titreyece­ğini söylüyor ve bu yaşa ulaşacağı günü bekliyordu.

Hadi Paylaş!Share on FacebookTweet about this on TwitterShare on Google+Share on RedditPin on Pinterest

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.