Hindu dini

Hindistan'ın madurai'de parvati ve Sıva'nın arabasıyla yapılan dini tören alayı

Hindistan’ın madurai’de parvati ve Sıva’nın arabasıyla yapılan dini tören alayı

Brahmacılıktan sonra ortaya çıkan ve ondan daha katı kuralları olan din (Hinduizm de denir). Hindular, dinlerini bir bütün olarak ya da yalnızca kendi katılımları açısından adlandırmak için sanskritçe sanatana dharma deyimini kullanırlar; bu deyim yaklaşık olarak “sürekli yasa” anlamına gelir; sanatana sıfatı, süre kavramından başka, “eskilik” ve “değişmezlik” düşüncelerini de içerir. Dhri (“tutmak”, “sürdürmek”) kökünün de gösterdiği gibi dharma sözcüğü temel olanı belirtir. Bu, varlığın her evresinde gelişmenin dengeliliğini ve yetkinleşmesini sağlayan kuraldır. Söz konusu kural, insan-oğlunun yarattığı düzende, bireyin doğasıyla (belli bir ortamda doğumla belirlenir) uyum içinde olan görevleri ve işlevleri gösterir. Binlerce yıllık geçmişi olan sanatana dharma’nın tarihi, Hindu dil ve uygarlığı uzmanları tarafından üç ana evreye ayrılmıştır: Vedacılık, Brahmacılık ve Hindu dini. Bu kabataslak bölümleme yalnızca Veda’nın temsil ettiği özgün vahiye göre bir sapmadan değil ama şu ya da bu döneme özgü koşulların gerektirdiği uyarlamalardan hareket eden bir olgu olarak ele alınmalıdır.

Günümüzdeki Hindu Dini

Çağdaş Hindu dininin ilk göze çarpan niteliği, Vedacı dönemin büyük toplu dinsel törenlerinin bütünüyle bırakılmış olmasıdır. Bu dinsel törenler, uzun süreden beri çeşitli nedenlerle uygulanamaz duruma gelmişti. Öte yandan, ailelerin ya da tek tek bireylerin uyguladıkları törenler değişmeden günümüze kadar gelmiştir ama, Veda’nın yücelttiği tanrıların çoğu, üstünlüklerini, iki büyük tanrısal güce bırakmışlardır; bunlara göre günümüzde, Hindu topluluğu, Vişnuluk ve Sivalık adlarıyla bilinen iki ana kola ayrılır. Aynı anda, her iki tanrının sakti’leri de yavaş yavaş ön plana çıkmıştır; saktiler, bu iki ilkenin evrensel oluştaki koruyucu ve yok edici iki yönlü etkinliğini,simgesel düzeyde karı-koca olarak temsil ederler.
Kutsal kitap konusunda, çağdaş Hindu dininin çeşitli yönlerini anlamada iki metnin ayrı bir önemi vardır: Purana’lar ve Tantra’lar.

PURANALAR

Geniş bir etki alanı oluşturmak için kolay bir sanskritçeyle yazılmış ve kadınlarla dördüncü ve son kastın üyeleri olan sudra’ları kapsayan Puranalar, bazıları çok eski dönemlerden kalmış olan gereçlerle hazırlanmışlardır. Bu metinlerdeki mitler ve efsanelerde, evrenoluş ve tanrıdoğuşla ilgili değerlendirmeler, Vişnü nun avataralarının (Vişnu’nun ruh halinden cisim haline geçmesi) betimlenmesi, çileci kahramanlıkların ve Siva (ya da Çiva) savaşçılarının öyküleri, dharma’ya ilişkin buyruklar, tören kuralları, dinsel bayramlar, hac, vb. iç içedir. Puranalar’a “folklor” açısından eşdeğerli sayılan, yerli dillerle yazılmış bazı metinleri de eklemek gerekir: Sözgelimi, Tulsidas hintçesiyle yazılmış fiamayana; Tha yumanavar ve Manikka Vasagar’ın tamul diliyle yazdıkları şiirler.

TANTRALAR

Tantra diye adlandırılan kutsal metinler çoğu kez, yalnızca Kali Yuga’nın insanlarına yönelmiş bir Veda gibi görülür; Kali Yuga, o andaki insanlığın, içinde çırpındığı çatışmalar çağıdır. O dönem insanlarının, dünyaya sırt çevirmiş çilecilerin ve azizlerin yolunu izleyemeyecek ölçüde maddeye bağlanmış olduklarını gören Tantralar, bir hayal (maya) değil ama, tanrısallığın bedeni olan yeryüzünde güce (ve zevke) dayalı kahramanın yolunu (vira) açıklarlar. Bu güç ya da zevk, her tür engelin ötesinde, Kurtuluş’un gerçekleşeceği evrenin doruğuna götüren bir yükseliş içinde, güç merkezleri üstünde tam bir denetim kuracaktır. Hindu dinine özgü her dinsel tören kuralı, az ya da çok Tantracılıktan esinlenmiştir.
Siva ve Vişnu yanlısı Hinduların, kendilerine özgü ve özellikle kendi eğilimlerine uyan ayrı Puranalar’ı ve Tantralar’ı vardır. Siva yanlısı Hindular, dış törenlere daha az önem verirler ve Kurtuluşun gerçekleşmesiyle (sadhana) doğrudan doğruya ilgilidirler; daha kalabalık olan Vişnu yanlılarıysa yürekten sevgiye, yani bhakti’ye ağırlık verirler; bu sevginin nesnesi de Vişnu’nun avataraları olan Krişna ya da Rama’dır. Gerek Siva’da, gerekse Vişnü’da inanç, birbirlerinin yadsınmasına yol açacak bir nitelik almaz.

Hindu dini, bazılarının ileri sürdüğü gibi, karmaşık bir dinler topluluğu değil, ama aynı erekte birleşen geniş bir dinsel düzenler topluluğudur. En yüce İlkeyle yapılmış etkin ve bilinçli bir birliktir (yoga).

EVRENSEL YASALAR

Dinsel tören kuralları ve kastlar düzeni, Hindu dinini mieşaJar’a, yabancılara ve paryalara kapalı bir alana dönüştürmüştür ama bu durum kuramsal düzlemde farklıdır; ayrıca Hindu öğretilerinin incelenmesinin, günümüzde özellikle Batı ülkelerinde uyandırdığı ilgi de bunu göstermektedir. Tanrılar tapınağı ve uygulamalarıyla birlikte sanafana dharma, bütünüyle metafizik ilkelere bağlı gibidir; Evrensel nitelikli bu ilkeler, en yüksek anlatımını, Veda’nın sonu (antaj, yani tamamlanışı olan Vedanta’da bulur; Vedanta, üç metinden oluşur: Upanişadlar, Brahmosutralar ve Bhagavad-Gita. Hindistan’da öğretim eskiden olduğu gibi günümüzde de, söz konusu dinsel metinlerle tam bir uyum içindeyse yapılabilmektedir. Birçok dile çevrilmiş olan Bhagavad-Gita, Hindistan’da sanskrit edebiyatının en tanınmış yapıtı, sürekli olarak yenilenen yorumların konusudur. Çağdaş Hindu dininden söz ederken, ünü Hindistan’ın sınırlarını aşarak yazıları, öğretileri ve özellikle de değişik merkezlerdeki çömezleriyle Batı ülkelerindeki birçok kişiyi etkilemiş olan üç dinsel önderin adından da söz etmek gerekir: Ramakrişna (1836-1886); Sri Aurobindo (1872-1950) ve Ramana Maharşi (1879-1951).

Hadi Paylaş!Share on FacebookTweet about this on TwitterShare on Google+Share on RedditPin on Pinterest

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.