Peygamberimizin kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’deki ayetleri açıklayan sözlerine örnekler veriniz

Peygamberimizin kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’deki ayetleri açıklayan sözlerine örnekler veriniz.

Peygamberimiz (S.A.V.) ibadetleri yaparak ve anlatarak Müslümanlara öğretmiştir. Örneğin, “Hac ile ilgili ibadetlerinizi benden öğrenin.”( Müslim, Hac 310; Ebu Davud, Menasik, 78; Ahmed Nesai, Sünen, Hac 220.) buyurmuş ve bu ibadeti yerine getirerek haccı öğretmiştir.

Oruç, sadaka gibi diğer ibadetlerle ilgili de ayrıntılı bilgiler vermiştir. İnsanlar arasındaki alışveriş, borçlanma, evlenme gibi birtakım ilişkileri düzenleyen hükümlerle ilgili açıklamalar yapmış, uygulamalarda bulunmuştur.

Hz. Muhammed (S.A.V.) Kur’an’ı açıklarken dinleyicilerin bilgi ve anlayış düzeylerini dikkate almış, ayetleri onların anlayabilecekleri şekilde izah etmiştir. Örneğin, “… Sabahın beyaz ipliği (aydınlığı) siyah ipliğinden (karanlığından) ayırt edilinceye kadar yiyin, için…”( Bakara suresi, 187. ayet.) ayeti indirildiği zaman Müslümanlar, beyaz ipliğin siyah iplikten ayırt edilmesinden ne kastedildiğini tam olarak anlayamamışlardı.

Peygamberimiz onlara şu açıklamayı yapmıştır: “Onun biri (siyah iplik) gecenin karanlığı, diğeri (beyaz iplik) de gündüzün beyazlığıdır.”( Buhari, Savm 16, Tefsir 28.)

Peygamberimiz (S.A.V), “İnanıp da imanlarına herhangi bir haksızlık bulaştırmayanlar var ya, işte güven onlarındır ve onlar doğru yolu bulanlardır.”( En’âm suresi, 82. ayet.) ayetindeki “haksızlık (zulüm)” kelimesiyle
neyin anlatıldığını şu şekilde açıklamıştır:

– Ayetteki “haksızlık (zulüm)” kelimesinden kast edilen, insanın kendisine veya başkasına yaptığı haksızlık değildir. (Bundan maksat) şirktir. Siz, Lokman’ın oğluna söylediği, “Yavrucuğum! Allah’a ortak koşma. Doğrusu şirk, büyük bir zulümdür…”( Lokman suresi, 13. ayet.) sözünü işitmediniz mi?

( Buhârî, İman 23.)

Hadi Paylaş!Share on FacebookTweet about this on TwitterShare on Google+Share on RedditPin on Pinterest

Comments

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.