Ayetullah Humeyni Kimdir?

İranlı siyaset ve din adamı (Humeyn, Kum yakınları, 1902-Tahran, 1989). Dine aşın düşkün bir ailede büyüyen Ayetullah Humeyni, dönemin en bü­yük din adamlarının yanında öğre­nim gördü ve 1922’de hocasıyla bir­likte Kum’a giderek kentin etkin bir İslâm merkezi haline getirilmesine yardımcı oldu. Yirmi yedi yaşında, ilahiyat dersleri vermeye başladı. İkinci Dünya savaşından önce. Şah Rıza Pehlevi’yi (1926-1941) Islâm inançlarına ters düşen bir siyaset iz­lediğini ileri sürerek yazılarıyla eleş­tirdi. Musaddık hükümeti dönemin­de (1951-1953), kuşkuyla baktığı ulusalcı hareketten yana hiçbir dav­ranışta bulunmadı.

Humeyni

Humeyni

1962’de Ayetullah Kaşani’nin ölü­münden sonra İran Şii topluluğunun başına geçti. Şah yönetimine karşı si­yasal bir kişilik olarak ortaya çıkmasıysa, 1963’ten sonra oldu. 1960 yıl­larında Şah, sonradan “Beyaz Dev­rim” diye adlandırılacak olan bazı re­formlar yapmaya karar vermişti. Humeyni, toprak reformuna ve kadınla­rın oy verme hakkına şiddetle karşı çıktı.

1964’te İran parlamentosu, A.B.D’yle yapılan bir anlaşma uyarınca, İran’da bulunan A.B.D’li askerî danışmanla­ra, diplomatik dokunulmazlığa benzer ayrıcalıklar tanıdı. Ayetullah, ulusal egemenliği zedeleyen bu yeni karara karşı Kum’da ateşli bir konuş­ma yaptı. Hemen tutuklanarak önce Türkiye’ye, sonra da Irak’ta Necef kentine sürgüne gönderildi. On beş yıl süren sürgün sırasında Ayetullah, Şah yönetimine şiddetle saldırarak siyasal ve iktisadi zararların büyük­lüğünü, gelirlerin boşa harcanması­nı, Batı’dan kopya edilmiş ilerici bir siyasetin altında yatan çürümüşlüğü vurgulamayı aralıksız olarak sürdür­dü. Yurt içinde olduğu kadar yurt dı­şındaki yandaşlarıyla ilişkisini sür­düren Ayetullah Humeyni, zamanla devrimci hareketin önderi durumu­na geldi. Eylül 1978’de Irak hüküme­ti, Irak’ı terk etmeye karar veren Ayetullah’la ilgili olarak sınırlayıcı önlemler aldı. Kuveyt hükümeti de Hu- meyni’nin topraklarına girmesini ya­sakladı. Bunun üstüne Fransa’ya gi­den Humeyni, Ekim 1978’den Şubat 1979’a kadar Paris yakınındaki Neauphle-le-Château’ya yerleşti ve ora­dan İslâm devrimi için sürekli çağrı­larda bulundu. Şahın Ocak 1979’da sürgüne gitmesinden sonra, 1 Şubat 1979’da Tahran’a dönen İran Şiilerinin önderi Humeyni, kendisini çıl­gınca karşılayan milyonlarca kişiyle karşılaştı. Tahran kışlaları çevresin­deki iki günlük çarpışmalardan son­ra, 11 Şubatı 12 Şubata bağlayan ge­ce Şahpur Bahtiyar hükümeti devril­di.

Ulusal bir referandumdan sonra Hu­meyni Nisan 1979’da İran İslâm Cumhuriyeti’nin kurulduğunu açık­ladı. Böylece İran tarihinde önemli bir dönüm noktası aşılmış oldu. Ayetullah Humeyni, daha önceki açıklamalarının tam tersine, İran’a döndükten sonra ülkenin siyasal yö­netimini başkasına bırakmadı. Za­manla sistem yerine oturdu ve Humeyni’nin onayı olmadıkça hiçbir si­yasal, iktisadi ve hatta askerî karar uygulamaya konmadı. 1980’de baş­layan Irak’la savaşın, Irak orduları ül­keden çıkarılıncaya ve Saddam Hü­seyin devrilinceye kadar sürdürüle­ceğini açıklayan Humeyni, 1983’te Tu deh Partisi önderlerini idam etti­rip, dünya müslümanlarına İslâm cumhuriyetleri kurmaları çağrısın­da bulunduktan ve Şeytan Ayetleri adlı kitabın yazan Salman Rüşdi’nin öldürülmesi fetvası verdikten kısa süre sonra öldü.

Hadi Paylaş!Share on FacebookTweet about this on TwitterShare on Google+Share on RedditPin on Pinterest

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.