Başlıca fıkhi yorumlar hangileridir? Belirtiniz.

Başlıca fıkhi yorumlar hangileridir? Belirtiniz. İslam dini Müslüman bilginlere, Kur’an ve sünnette öz olarak anlatılan konuların ayrıntılarını açıklama ve hiç değinilmemiş konularda hüküm tespit edip görüş belirtme özgürlüğü tanımıştır. Bilginler de Peygamberimiz döneminden günümüze kadar gelişen olaylar ve gerçekleşen yeni durumlarla ilgili hükümlerini Kur’an ve sünnete uygun biçimde tespit edip açıklamışlardır.

Bilginlerin görüşleri daha sonra sistemleştirilmiş, Müslüman halk da bu görüşlerden en uygun bulduğunu benimseyip uygulamıştır. Ebu Hanife, Ebu Yusuf, İmam-ı Muhammed gibi bilginlerin görüşlerini benimseyenler bir grup, İmam-ı Şafiî ve öğrencilerinin görüşünü benimseyenler de ayrı bir grup oluşturmuştur. Halktan bazıları İmam-ı Cafer Sadık’ın, kimisi Ahmed İbni Hanbel’in, bazı insanlar da Malik İbni Enes’in görüşünü kabullenmişlerdir.

Bunun sonucunda, İslam bilginlerinin görüş ve düşüncelerini temel alan Caferilik, Hanefilik, Malikilik, Şafiilik ve Hanbelilik gibi mezhepler oluşmuştur.

Caferilik, Peygamberimizin soyundan gelen İmam Cafer Sadık’ın görüşlerini temel alan mezheptir.

Bu mezhebin görüşlerinin büyük çoğunluğu Hanefilik, Şafiilik, Malikilik gibi mezheplerin görüşlerine uygundur. Ancak bazı konularda Caferiliğin farklı görüşleri vardır. Örneğin, Caferiler, abdest alırken ayakları yıkamayıp ıslak elle mesh ederler. Öğle namazı ile ikindiyi, akşam ile de yatsı namazını birleştirerek kılmayı da uygun görürler.

Günümüzde İran’ın resmî mezhebi olan Caferiliği, Irak ve Azerbaycan’da da halkın çoğunluğu benimsemiş durumdadır. Türkiye’de de bu mezhebe bağlı vatandaşlarımız bulunmaktadır.

Hanefilik, İmam-ı Azam Ebu Hanife’nin görüşlerini temel alan mezheptir. İmam-ı Azam, dini hükümlerin tespitinde Kur’an-ı Kerim’i, Peygamberimizin sünnetini ve sahabilerin görüşlerini esas almıştır. Bu kaynaklarda tespit edemediği konularda ise kendi görüşünü belirtmiştir. İmam-ı Azam, uyguladığı bu yöntemi, kendisi şöyle ifade etmektedir: “Allah’ın kitabı Kur’an’daki hükümleri kabul ederim. Kur’an’da bulamadığım konuları Resulüllah’ın sünnetine göre çözümlerim. Sünnette de bir hüküm bulamazsam, sahabilerden dilediğimin görüşünü tercih ederim. Bu üç kaynakta hükmünü bulamadığım konularda ise başkalarının görüşünü dikkate almam, kendim karar veririm.”

İmam-ı Azam Ebu Hanife, bir konuda kendi görüşünü ifade ederken toplumun örfünü, adetini dikkate almış, halkın yararını gözetmiş, ancak görüşünün Kur’an ve sünnete aykırı olmamasına da özen göstermiştir.

İmam-ı Azam’ın görüşleri, pek çok Müslüman tarafından benimsenmiştir. Türkiye, Irak, Suriye, Kafkasya, Afganistan, Pakistan, Hindistan, Çin, Japonya, Bosna-Hersek ve Balkanlardaki Müslümanların çoğunluğu Hanefi mezhebine bağlıdır.

Malikilik, İslam bilginlerinden Malik İbni Enes’in görüşlerini esas alan mezheptir. İmam-ı Malik, İslam dininin hükümlerini tespit etmede Kur’an’ı, Peygamberimizin sünnetini, sahabilerin görüşlerini ve Müslüman bilginlerin tamamına yakınının görüş birliği içinde kabul ettikleri hükümleri esas almıştır. Bu kaynaklarda tespit edemediği konularda ise kendi görüşünü belirtmiştir.

Maliki mezhebi, hem İmam-ı Malik’in eserlerinin halk tarafından önemsenip okunması hem de öğrencilerinin eğitim çalışmaları sonucunda Hicaz, Mısır, Cezayir, Fas, Tunus, Sudan ve İspanya’da yaygınlık kazanmıştır.

Şafiilik, asıl adı Muhammed olan İmam-ı Şafiî’nin görüşlerini temel alan mezheptir. İmam-ı Şafiî, dinî hükümleri tespit etmede izlediği yöntemi şu şekilde açıklamıştır: “Öncelikle Kur’an’ı ve Resulüllah’ın sünnetini esas alırız. Sonra, sahabilerin görüşlerini ve Müslüman bilginlerin tamamına yakınının görüş birliği ile verdikleri hükümleri kabul ederiz. Bir konunun hükmünü bu kaynaklarda bulamazsak o konuda kendi görüşümüzü belirtiriz.”

İmam-ı Şafiî, açıkladığı görüşlerinin Kur’an ve sünnete aykırı olmamasına özen göstermiştir. Kendisinden bilim öğrenen ya da bir konu hakkında bilgi almaya gelen kişilere, “Benim görüşlerimin yanlış olduğunu ortaya koyan bir hadis öğrenirseniz bana mutlaka haber veriniz ki görüşümü düzelteyim.” demiştir.

İmam-ı Şafiî’nin görüş ve düşünceleri, Müslümanlar arasında kabul görerek yaygınlaşmıştır. Türkiye, Mısır, Hicaz, Filistin, Filipin, Sumatra, Yemen, Aden, Orta Asya ve Doğu Afrika’da Şafiî’nin görüşlerini benimsemiş çok sayıda Müslüman bulunmaktadır.

Hanbelilik, Ahmed İbni Hanbel’in yorumlarını temel alan mezheptir. Ahmed İbni Hanbel, İslam dininin hükümlerini tespit etmede öncelikle Kur’an-ı Kerim’i ve sünneti esas almıştır. Bu iki kaynakta hükmünü bulamadığı konuları sahabilerin ve sahabilerden sonraki Müslüman bilginler olan tâbiilerin görüşlerine göre açıklamıştır. Onların da görüş belirtmedikleri konularda ise kendi görüşünü ifade etmiştir. Öğrencilerine de her konuda öncelikle Kur’an’ı ve sünneti esas almalarını, Müslüman bilginlerin görüşlerini de delilleriyle birlikte öğrenmelerini öğütlemiştir.

Hadi Paylaş!Share on FacebookTweet about this on TwitterShare on Google+Share on RedditPin on Pinterest

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.